Düş kuşlarımızdünya sahne bizler oyuncu nasıl oynadığımız tartışılır kimimiz hakkını veriyor rolünün kimi atlıyor sahneden seyirci bölümüne kuliste kimi kimi oyuna adapte olmuyor kalıyor dışarıda gerçeği yoruyor aşkımız kayıyor sahneden seyirci bakışı hüzünlü bir sevdayı izliyor buluyor düşlerinde yer eden hayali aşkı önce yavaş çekim bir görüntü ve fon müziği sanki bir ağacı kutsuyor sevgimiz sen beni yakalamaya çalışırken ardından koşuyorum senin bir türlü tutuşamıyor ellerimiz el sıkışıyor düşmanlar bile gittikçe ayrılıyor yollarımız ah ne kadar kısaydı oysa evlerimiz arasındaki merdivenler bir kaç basamakta sofranızda bulurdum kendimi yoğurt, pekmez, bazlama, peynir ve senin gülümseyen gözlerin kapımız her dem açıktı selâma nöbetçi yoktu kalbimizde önümüze engel koyup durduran adımımıza çengel atıp düşüren çocukluğumuz görmezdi henüz dünyanın alnındaki karayı hem savaşlar falan olup bitmişti ülkemiz kurtulmuştu düşmandan haberimiz bile yoktu içimizdeki düşmandan polis kaynamazdı sokaklar büyük bir adam geçince olsa olsa üç beş polis, bir de alaydan pazar iznine çıkan askerler bez bebeğime giysiler dikerdim ben, sen topaç çevirirdin çıkmaz sokakta daha mahalleden kimse ölmemişti bilmiyorduk ölümü bakıp bakıp gülüyorduk birbirimize yeni doğmuş buzağısını arar gibi bir inek dar sokak aralarında saklambaç oynuyorduk yakalanıyorduk bir yerde hayata yakalanır gibi düştüğümüz de oluyordu ara sıra arkasında koşarken büyüklerin katılamıyorduk bir türlü onların oyununa biz böyle olmayacağız diyorduk böyle sövmeli, kavgalı bizim sevgimiz olacak sadece sokağımızda ışıtan lâmba yakalanırsak birgün yakalanacağız aşkımıza biz olmayacağız sahnede birbirini tartaklayan oyuncular düş kuşlarımızı uçuracağız çatıların üstünden el el epenekte kalacak her günümüz ellerimiz birbirinin üstünde 14. 12. 2014 / Nazik Gülünay |
çatıların üstünden
Mavilere özgürce. yüreğinize sağlık dost...
Sevgimle...