Gelkasım boynunu bükmüş gidiyor nerdesin derimle dokunuşun arasındaki bir boşlukta geçmiş günler devriliyor kalıyor o günlerin birinde dudağımın çatlağından öpüşün sensiz akşamlar çöküyor iki çatı ortasında kara bir bulutun içindedir sevgimiz kimsenin yanında sevişemeyiz çünkü karanlık ve kuytuda ve yıldızsız gecelerde okşayabiliriz ellerimizi yoksun Tanrı’yla benim aramda bir yerde soluğuma üflüyorsun sigaralı günlerini ayaklarımız arasında dev bir ayak var geçmişimizi k’aralayan ne kadar bellesek de mazideki güllerin dibini eskisi gibi canlı pembe açmıyor bir acı söz öldürmeye yetiyor karalaya karalaya yapraklarını soluğumuz duyulmuyor aşk mı öldü, biz mi gömüldük gül yaprağı koyduğumuz eski defterlere kendi kendimize sarılıyoruz eksildikçe bir sayfa yitiyoruz yeni güller açmaya zamanımız yok bir fışkın sürmüşse gel mahalle fırınından getir ekmek kokusunu yine dağıtma herkese çıkınına sakla gel yatsıyı çalsın saat deli mazinin minareden hüzünle duyulsun sesi gel.. 30. 11, 2014 / Nazik Gülünay |
Tanrı’yla benim aramda bir yerde
soluğuma üflüyorsun sigaralı günlerini
ayaklarımız arasında dev bir ayak var
geçmişimizi k’aralayan
...
mazi depreşiyor...
Çok içtendi... Tebrikler.