Aşk kapısıaşk kapımı açtıran sıkı sıkı kapatmışken hem giz yıldızından odama dolan pırıltı gül yaprağında titreyen kelebek gönül telimi hüzünle çalan sen misin mahşere kaçkın bir hayali önüme koyan bütün bakışlarını kaçırmışken ay düşünmezken mutluluğu bir kelâmda ona doyuran leyla sevdasını ruhuma işler ince bir nefesle mecnun’dan. ne kadardır bu kuru toprağın ömrü soluduğun aşk kadardır yaşamak verdiğin kadar almak uzat arkana saklayıp vermediğin gülü düşmüşse de güz kırağısı üstüne sanki bahar ne kadardır aşkın şavkı vurmuşsa yüreğine hiç bir gölge karartamaz geçmiş namert günlerden başka içini buran olmaz suretini yara boyar gün ona döndürürsün kıbleni ah vahtır önüne konulan tayın düşünürsün mutluluk çok uzaktadır iyi bak senin o, küçük avuçlarındadır hayatı eş’eleyen sevgilerin sonsuzdur yaşaması ey içimdeki sevgili, yar sen bilirsin çula serdiğimi sevdamı yetindiğimi bir lokma bir hırkayla kuruttuğumu geçmişini acının soluk almak istediğimi şöyle insana yakışır umutmavi! hani masalda yürüdüğün yerde çimler biter yağmuru olurdun o’nun aşk doğardı kemirmezdin dudaklarını yolların duvarın dibinden bir çiçek uzatırdı boynunu kılıçtan keskin olsa da yaşamak!.. 26. 11. 2014 / Nazik Gülünay |