İnsanlığa Üzüntü
I.
(Osmanbey’deydim, tarihi bilmiyorum Metroda bir müzik sesi ve Dans eden türlü türlü kuşlar Yaşamak, en güzelinden Buydu, anımsıyorum.) Paltomu alıp çıkıyorum şimdi Bu Temmuz sıcağının en güzel yanı Deli taklidi yaparken insanların yüzündeki o anlamsız serzeniş - Efendi! Neden palto giyiyorsun? - Üşüyorum efendi, insanlığa üşüyorum Bugün hükümet on dokuzumu vurdu, yaşayamadan çağımı Çocukluğumu da aldı gitti apansızca Korkmadan yürürdüm önceleri sokaklarda Sokaklardan gelen eli kanlı şahsiyet abideleri vurdu beni! Rabbim! Hepsini çiçeklerle beze Bize yakışmazdı kötü halin çirkinliği… II. Gazetede fark ettim, tarih ilerlemiş iyice Zaman geçiyormuş, farkına varamadım Bir yahudi, saçlarını bağladı ve öldürdü insanları Onlar ölüme de oruçluydu, bilemediler Şehir yandı, bir barikatta seviştik şimdi Eli silah tutanlarla dans ettik ortayaz akşamında Kimseler görmedi, sevinç dolu haykırışlarımızı Sonrası bembeyaz bir hüzün. Çok zorlandım, bilemezsiniz Rabbim! Bu kez kırma beni ne olursun, sevgi dolu geliyorum sana İnsanlar ve konserveler arma halinde ilerliyor Utançlarımızla karşılıyoruz hepsini Keşke bir kuş olsaydım diyorum çoğu kez Uçardım en cennetimsi ovalara Yahut, bir çiçek olsaydım da Süreya’nın yurdu uçuruma doğsaydım Ah! Bir sinema filmi daha gösterime girdi Ne rasyoneldir şimdi savaş filmlerini izlemek. (Bugün bir dilenciyle karşılaştım. Ayakkabısız ve bitikti. Para istediydi benden, para oysa bana en son gelecek mutluluktu. Umudum vardı biraz. Sırtını sıvazladım ve uğurladım o dilenciyi. Üzüntülerle uğurladım işte…) İçime savaşlar doğurdum Ağladım, Kara Kıta’nın kuzeyinde Kimseler duymadı beni. Rabbim! Sen valizlerime kolaylık ver şimdi, göçüyorum buralardan Bilemiyorum, belki de sana geliyor En azından sen al beni ocağına Susana, görmeyene ve duymayana inat! Bir mısra daha düşüyor işte şimdi şehrime Bomba misali. Kelime kaybından ölüyoruz Rabbim! Sen insanlığımıza rahmet eyle Bu kadar hüznü saklayamam kitap raflarımda Süzülür dereler boyu yaşlar ve insanlar Dayanamam, sen güç ver. |