Dostlarımızın bize gösterdiği sevgiyi abartmamız, duyduğumuz minnetten değil, takdire ve sevilmeye ne kadar layık olduğumuzu herkese göstermek içindir. LA ROCHEFAUCAULD
Paylaş
Ben Afet İnce Kırat… İnceliğimi kırılganlığımdan, soyadımı kırılmayı sevmediğimden nasip etmiş Rabbim belli ki… Yaşıma göre çok uzun olmayan bir zamanda, bir anda bir sandık açıldı önümde. Beyaz kelebeklerin kanadına tutunmuş uçuşan umutlar vardı içinde. Neydi beni bu denize daldıran, üzüntülerimi saçlarından sürükleyip karanlığa hapseden? Kimdi avucumda sımsıkı tuttuğum gamları karşı dağın yamacına fırlatıp atan? Neydi mısraları derime kazıyan, kırık nağmeleri dilime perçinleyen neydi bilmiyorum. Zamanı delip geçen yüzlerce heceyi yüreğime işleyen nerede şimdi? Yüzüyordum sessizce, yüzdüğümü sanıyor olsam da… Acılarla yoğrulmuş ve yok olmuş canlara hayat verirken bir gece…
Yıldız ışık ekerken dalgalı derin suya Sıcak, soğuk içinde dalıyorken uykuya Esen rüzgâr düşürdü çekerek bir pusuya Buzdağıyla çarpıştı battı şiirden gemi Dümeni kıramadı bu zavallı acemi.
Ben Afet İnce Kırat… Masal denizinde masaldan bir gemiydim, yol alıyordum dalgalarla çarpışarak. Huzurun yazmasını sarmıştım başıma, gülümsüyordum kim çıkarsa karşıma. Yıldızlar yendi yine, ay hançerini sapladı yüreğime. Dilimdeki dualar döküldü, karıştı serin sulara. Ayakta duran cami yıkıldı, herkes mihraba ayakta diye sevinse bile.
Yüzüyordu sessizce büyülü düşler ile Önünde tuzak varmış onu görmedi bile Girdi tufan içine rüzgâr oldu vesile Buzdağıyla çarpıştı battı iksirden gemi Mihrap dik dursa bile temelden çöktü cami.
Ben Afet İnce Kırat… Haydut bir gecenin içindeyim şimdi, bulutların salkımından hüzün dökülüyor başıma. Ne şahtım ne Şahmeran, ne hanımdım ne ece, yazıyordum sadece. Çırpınırken her gece bir örümcek ağında, haset varmış anlayamamışım, çoğu suya gömülmüş buz dağında. Kara denizin lacivert parmağında pırlanta zannetmişim. Uzak durmalıymışım, bilemedim. Hata ettim. Gecenin içinde infilak etti gemim. Suya döküldü geleceğim, dünlerin hatırası içimde kalsa da. Suya düştü kor desenli sözcüklerim. Zehir yüklü kalem tarumar oldu. Gecenin büyüsüyle ağlayacak ufuklar artık, ağlayacak karanlıklar. Ağlasınlar, ben ağladım da kim gördü ki?
Çıkartacağım boynumdan hecenin urganını. Dalacağım diğer deryalara, elbet varırım bir sahile.
Boynuna ilmek yaptı dolunaylı geceyi İbrişimle işledi kalemiyle heceyi Dize de çözemedi bu garip bilmeceyi Buzdağıyla çarpıştı battı zehirden gemi Kimi yandı ağladı kahkaha attı kimi.
Ben Afet İnce Kırat… Yeniden doğacağım, sizler şimdi hoş kalın.
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Ben Afet İnce Kırat… şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Ben Afet İnce Kırat… şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Sevgili Afet ablacığım öncelikle yüreğinize sağlık. Sizden bir ricam olacak bu şiirin üzerindeki resminiz çok duygu dolu ve insanı çok etkiliyor. İnanın ben sizi görüncece sanki ablamı görüyorum. Sizin o meşhur "MERT OLUN" şiirinizi büyütttüm üzerine bu resminizi koydum güzel bir çerçeveyle cafemize astım. Gelen insanlar çok beğeniyorlar.
Sizden ricam o avatardaki resminizin yerine bu şirdeki resminizi koyarsanız inanın yüreğimize su serpersiniz. saygılar selamlar
Ilginize tesekkur ederim oncelikle. Sizi tanimiyorum. Surekli adı tam belli olmayan kisiler tarafindan rahatsiz ediliyorum. Oyuzden cekinik davraniyorum herkese en azindan sahsen tanimadiklarima. Resme gelince yanimdaki arkadas kanser teda isi goruyor iyilesene kadar resmin yanimda olacak diye soz verdim. Degistiremem simdi. Saygilar.
Merhaba sevgili Afet, her ne kadar hecenin urganını çıkardım boynumdan deseniz de siz heceyi çok seviyorsunuz ben bunu biliyorum. Kime kırıldığınızı bilmiyorum. Sizi okuyan ve seven gerçek birkaç dostunuz eminim vardır ki, mutlaka var. Beni de onların içinde sayın lütfen. Hem hece yazmasanız bile edebiyatın her dalında başarılı bir insansınız. Serbest de yazarsınız, öykü de, roman da... Yeter ki yazın. İnanın kalem nankör değildir. Siz yazdıkça o sizi, siz onu seveceksiniz. Zaten siz de bunu yapıyorsunuz hem de başarı ile bana da ne oluyorsa :)
Güzel bir şiir, iç dökme adı her ne ise çok güzel.
Afet Hocam heceyle nesiri, nesirle heceyi süslemişiniz. Öyle bir anlatmışsınız ki; sizi hiç tanımasam bile bu anlattıklarınızla hangi deryaya dalarsanız dalın, azminiz ve güzel yüreğinizle dağ gibi heybetli bir yere sahip olacağınıza eminim. O güzel yüreğiniz elem görmesin. Saygı ve Selamlarımla...
tebdili mekanda fertahlık vardır dersem abartmış olmama inşallah ve eminim ki şiirin hangi kulvarında olursanız olun keyifle okuyacağımız eserleriniz olacak. Merakla bekleyeceğimi ifade etmek isterim. selam ve saygı sunuyorum sağlıkla kalın
Her kelimenin ardında hüzne veda diyorum bende,yeniden doğmak yeniden yeşermek,kıymetli kaleminizin muhteşem yüreğinizin yükselişidir o her neyse yakışır diyorum kıymetli değerli Hocam,Siz ne yaparsanız en iyisidir,en güzelidir...
Her daim takipçinizim gönlünüze sağlık kaleminiz var olsun,
“Yeniden doğacağım sizler şimdi hoş kalın” diye bitirmiş sitemini. Bunu diyen kişinin 59 yaşında olduğunu bilince, bu cümledeki cesarete hayran kalmamak mümkün değil. “Çıkartacağım boynumdan hecenin urganını” ,”Dalacağım diğer deryalara” edebiyata değil bilindik hece şiirlerine veda var bu cümlelerde. Diğer deryalar düşündürüyor insanı, serbest şiir olabilir, roman olabilir, hikaye olabilir. “Elbette varırım bir sahile” cümlesi belirsizliğin ifadesi. Yeni bir arayışın belirtisi.
Yapacağım dediğini yaptığında da aramak lazım. Ne yapmış bu siteminde: Şiirsel nesir ile hece vezinli şiirleri harmanlamış. Yeni bir tür, yeni bir ses. Denenmiş midir bilmiyorum. Devamı nasıl olur onu da bimiyorum. Fakat sanatçı yüreği yeni sanatlara yelken açacak gibi.
Bu deftere, sanata, dostlara veda değil, sadece heceye. Artık yazmayacağım, yazsam da yayınlamayacağım. Cebimdekilerden harcıyordum, vaz geçtim. Cebimde biriktireceğim geri kalanları. Kim bilir belki 2. 3. Kitabımdan okursunuz onları da. İnsan değer verdiklerine kırılıyormuş, şiire değer verdim, heceye değer verdim ve daha nicesine… Ayda bir cebinden çıkartıp okuyucuya sunamayanlar önümü kesiler, küstürdüler şiire. Hayat zaten şiir gibi, bazen sitem bazen acı, bazen sevinç. Şiirimi yaşarım, başka yolda da koşarım.
Afet İnce Kırat ölmedi, bilin ki umudunu yitirdiği zaman ölecek. Onun için sımsıkı sarılıyorum umutlarıma, kimseye harcatmam onları.
Adeta koca bir ömrün, yaşanmışlıkların hüzünlü bir biyografisiydi...
Ve.. Sanki 'yine mi geldin hüzün kapılarıma hadi giyin kuşan gir odalarıma yabancı değilim tanırsın beni' der gibiydi kaleme düşenler...
İnanmak... Yaşamı boyunca insan birşeyi doğru olarak benimseyip, varlığının doğruluğunu kabul edip inanır, güvenir. Kişi; doğru olan yanlışlara mı, yanlış olan doğrulara mı inanır-inanmak ister! Ya da inanmak, sorgulamaktan daha kolay olduğundan ve inanmak istediğinden mi inanır! Aldanışlar incinmeler bundan mıdır! Kimbilir...
Tüm inanış-aldanış-keşkeler karşısında bazen konuşur bazen susar, kabuğuna çekilir insan. Susmak! Sustuğunu sanırlar.. Oysa bitmek bilmez konuşmalar geçiyordur içinden. Susarsın... Yeterince anlatamayacağını yahut yeterince anlayamayacağını, hiçbirşeyin değişmeyeceğini bildiğinden.. Ya da; konuşmak, paylaşmak istemezsin. Sadece benim olan bende kalsın diye susarsın.
Sessizliğin sesinde ne çok sözler, söylenenler vardır aslında.. Duyana, bilene, anlayana!..
"sustum! sustu benimle sarı sabır, sustu hasret, sustu hayat sustu zaman acılar konuşuyor yalnız acılarım konuşuyor kimse duymuyor. duymuyor... duymuyor..."
Kaleminiz-yüreğiniz daim olsun yine 'Şiir'di, güzeldi, okumak büyük keyifti. Sevgiyle...
Ben Afet İnce Kırat… Yeniden doğacağım, sizler şimdi hoş kalın.
Bu bir veda provası değildi dizelerin derin bir uykuya ihtiyaç duyması Biliyorum ki canım arkadaşım Afet Yeniden doğacağım diyorsa bir yıldız gibi kalemiyle başka bir yönde doğacak kısadan hisse dönüşüm muhteşem olacak diyor Yüreği güzel arkadaşım dönüşünü bekliyoruz sevgiler öpüyorum...
Selamlar... Saygılar...