ellerimiz çakıl taşları
birbirimizi öğreniyoruz
olmasa da varış noktamız şahikanın iplerine tutunup kanayan dizlerimizle tırmanıyoruz yolda kuş ölüleri...ders almıyoruz gözlerimizde parçalanmış bir gökyüzü yüzümüzde bulutların gölgesi arkamızda koşan ırmaklar soluklanmak gelmiyor aklımıza bir vadi kadar derinleşiyor çizgilerimiz gümüş teller sarkıyor alnımıza ellerimiz çakıl taşlarına dönüşüyor yüreğimizde ufalanan dağların iniltisi bir karınca geçiyor bizi bir şahin can çekişiyor yanı başımızda ansızın toprağı yaratanın ayırımına varıyor ruhumuz hey hat neredeyiz...? gönül gençyılmaz |
Çok güzeldi dizeleriniz. Kendimce yanıtlamaya çalıştım . Uysa da uymasa da , kalemden düşenler bunlardı.
Esenlik dileklerimle.