ESKİ NİSANLAR…



Bugün Pazar
Biraz nisan
Az sonra selam duracak sabah
Yedi veren bir hafta sonu işte
İklim dördünde, ay kaçkın yine
Daha yirmi birinde duvarındaki takvim
Saatini şaşırmış bir an/ı penceremde duran
Gelinlik giymiş bahar tarifesinde tüm ağaçlar

…

Uyanacak saçaklardan yine kuşlar
Kül rengine dolanmış buluta inat
Bir şehrin şakağını yıkayacak yağmur
Uzak bir dağ eteğinde açarken üç beş çiğdem…


…

Saksılarda begonyalar, akşamsefaları keyfinde
Nezahat hızla toplayacak serili çamaşırları
Islanacak anlaşılan sıcak diye bağırmaya hazır simitçiler
Beyaz önlük giymiş sütçülerden önce
Oyunu ertelenmiş çocuklar dolarken camlara
Radyolarda Orhan Ayhan hava durumlu maç sunacak…

…

Bakkal Rasim göğe bakarken bereket diyecek yine
Tezgahın üstünde duran delikli paraya bakmadan
Gök delinip yağmur şarkısını söylerken
Bayırlardan aşağı çamurlu sular koşarken mahalleye
Şemsiyeli bir yabancıyı kucaklayacak cumbalı evlerin çıkıntısı…

…
Siyah beyaz geçmişin taze sürgünleri dolacak
Gökkuşağı rengini saymaya hazırlanmışken sokaktakiler
Toplananlar yine serilecek açan güneşe karşı
Tel tel
İnceden inceye çalacak yine şarkılar
El arabasıyla geçerken Orhan Gence…bay bay…

…

Birileri işe birileri mutfaktaki köpüren sütün peşine
Elmalı şeker satan ah Ahmet sen de geçmesen şimdi
Kime koşacak sekizindekiler…
Tantaller üç zincir bir beyazdı, nişanlıydı Neriman
Mektup postacısı bir iki çamur kenarında oynayan
Köşe başında taa..hat..lü sünü bekleyen kekeme Rüstem Abi
Elçiye zeval gelmez uçunda pamuk şekeri varsa hele de…



Yine kızacak anneler çamurlu elbiselerle gelenlere
Kırmızı leğenlerde Arap sabunları
Camdan bakışlı çocuklarda azar azar azarlı işitmeler
Müzeyyen bir yama daha dikecek kahverengi pantolonun dizine
Kiri az belli eden elbiselerin yasaklı oluşunun tek sebebiydi
Eldeki leğenler…



Neyse uzun mevzulu mevsimler işte bunlar
Bakkal Rasim kapandı
Neriman başkasına kaçtı
Kekeme Rüstem olaylardan yakalandı
Çıktığında her şeye topaldı ayağı, bu yüzden girmedi mahalleye
Tövbeliymiş Neriman’ı sokaklara yazmaya
Onca işkencede konuşmamış
Hakim de bilseydi keşke onun şu kekemeliğini
Bu kadar kış düşmeyecekmiş saçlarına damlarda….



Bugün Pazar
Biraz nisan
Az sonra selam duracak sabah
Yedi veren bir hafta sonu işte
İklim dördünde, ay kaçkın yine
Daha yirmi birinde duvarındaki takvim



Ben sekizindeydim onlar yirmisindeyken
Benim koştuğum onları yakalayamadığım bir zaman işte
Bugün biraz Pazar, biraz yağmurluyum işte
Şimdi karşımda kiraz ağaçları açmışken çiçek
Bir radyonun şarkısındayım o eskiler gibi
O zamanlar da yine nisandı galiba….