Evin temizlik bekler işin yok mudur kadın Gidip bulaşık yıka silkele halıları Yapacaksın elbette madem kadınmış adın Süpürge sarmak için topla tüm çalıları. Biraz öper severim boşa gitmez zahmetin Nasıl olsa cebimde evlilik vekâletin…
Camlarını siliver olmadı bir kez daha Dök dağıt dolapları yeni baştan toparla Durma gece de çalış beklenmez ki sabaha Bunlar sana az mıdır gelir bahçe ve tarla. Çok iyi bilirsin ki elimde nihayetin Bir kız daha alırım yetmezse kifayetin.
Özgürlük istiyorsan işte evinde hürsün Dilediğince süslen sun kendini kocana Ben gezer dolaşırım sen gözümde görürsün Öyle bir sayarım ki senin akıl hocana… Cennetin kapısını açacak ciddiyetin Ve kocana sorgusuz sualsiz riayetin…
Durmak mı istiyorsun ayağının üstünde Vaktin kalırsa şayet komşulara fistan dik Kızdırırsan yersin bak dayağı üç öğünde Saçlarını dolarım ederim didik didik. Başkasına güvenme elimde emniyetin Kadına eşitlikmiş böyle medeniyetin…
Kadın erkeğin kulu o neylesin okulu Şiir resim hikâye neyine gerek senin Erin tekmesi bile inan çiçek kokulu Düşünürüm yorulma bana lazım bedenin. Artık canımı sıktı gereksiz şikâyetin Yasaklar sustururum bende selâhiyetin.
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Ben böyle art niyetin… Ben böyle zihniyetin… şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Ben böyle art niyetin… Ben böyle zihniyetin… şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Evin temizlik bekler işin yok mudur kadın Gidip bulaşık yıka silkele halıları Yapacaksın elbette madem kadınmış adın Süpürge sarmak için topla tüm çalıları. Biraz öper severim boşa gitmez zahmetin Nasıl olsa cebimde evlilik vekâletin…
Camlarını siliver olmadı bir kez daha Dök dağıt dolapları yeni baştan toparla Durma gece de çalış beklenmez ki sabaha Bunlar sana az mıdır gelir bahçe ve tarla. Çok iyi bilirsin ki elimde nihayetin Bir kız daha alırım yetmezse kifayetin.
Özgürlük istiyorsan işte evinde hürsün Dilediğince süslen sun kendini kocana Ben gezer dolaşırım sen gözümde görürsün Öyle bir sayarım ki senin akıl hocana… Cennetin kapısını açacak ciddiyetin Ve kocana sorgusuz sualsiz riayetin…
Durmak mı istiyorsun ayağının üstünde Vaktin kalırsa şayet komşulara fistan dik Kızdırırsan yersin bak dayağı üç öğünde Saçlarını dolarım ederim didik didik. Başkasına güvenme elimde emniyetin Kadına eşitlikmiş böyle medeniyetin…
Kadın erkeğin kulu o neylesin okulu Şiir resim hikâye neyine gerek senin Erin tekmesi bile inan çiçek kokulu Düşünürüm yorulma bana lazım bedenin. Artık canımı sıktı gereksiz şikâyetin Yasaklar sustururum bende selâhiyetin.
Ben böyle art niyetin… Ben böyle zihniyetin…
Bazı bölgelerde maalesef hala geçerli dizelerde anlatılanlar üstadım severek okudum Kalemin susmasın ________________________________Saygılar
Alınlarda derin bir çizgi hadi geçti gitti yıllar diyelim. kaçıncı yüz yıldayız bu şiirde saydıklarının mevcudiyeti o kadar çok ki...yazan yazdıran yüreğe eyvallah selamlarımla saygılar.
Noktalı yerlerdeki söylenemeyenleri kim söylesin Afet Hanım Kardeşim? Yerinde ve hak edenlere söylenmiş sözler. Hayat müşterek ise, tek tarafa yük bindirmenin âlemi yok. İnsanı insan olarak gören hiç bir kimse, bir diğerine -karşı cinsine veya hemcinsine- zulüm edemez. Ben böyle bilir, böyle yaşarım. Tebrik ediyorum kaleminizi.. Muhabbetle selâmlıyorum.
tebrikler arkadaşım sevgiler.. şiir yaşadıklarımızı kaleme alma sanatı değil başkalarının yaşadıklarını görüp gönül kalemimizden şekillenip yazma sanatıdır... saygılarımla....
Bu zihniyette insanların olmadığını kimse iddia edemez.Olmayanları ise söylemek yersiz.Çünkü zaten kadının doğal hakkı.Bunu lütfedilmiş bir üstünlükmüş gibi lanse etmenin bir anlamı yoktur. Bugün evlilik yaşının okul çağına indirildiğini düşünürsek .Kızım geçen gün ne diyor bana biliyor musunuz.Kızım liseye gidiyor.Anne diyor okula giderken oje sürmek yasak ama evlenmek serbestmiş :) Dedim öldürürüm seni her ikisi de yasak.Bacaklarını kırarım .
Her yönüyle güzel bir şiirdi ablacım.Kalben kutlarım değerli gönül emeğini. Bu arada abimin yorumunuda okudum.Açıkcası çok üzüldüm. Yani birbirinize ne kadar değer verdiğinizi de biliyorum.Yapmayın lütfen.Sizler bize örnek olacaksınız.Yapmayın.:( ikinizi de çok seviyorum ayrıca söyleyeyim.
Sevgili Şükran, bu tür taşlamaları çok yazdım, kızan da oldu alkışlayan da. Uzayda yaşamıyoruz,kimsenin kimseden haberi olmadığı metropolde de yaşamıyoruz en azından çevremizde olanları görüyoruz.
Oflu bey dünkü yorumuna karşılık yazdığımı zannetmiş sanırım, sadece uzun zamandır ihmal ettiğim konuyu hatırlatmış oldu.
iki erkek kardeşim 3 de erkek evladım var, erkek düşmanı değilim. Ama gördüklerimizi de yok sayamayız değil mi?
Varsa ortalıkta yanlış yazarım ben. Siyasi yazma, taşlama yazma, bu yaşta aşk şiiri yazma, ne yazalım şimdi ota böceğe mi övgüler düzelim hep.
Kimseye kırgın değilim, sadece alınganlık diyelim, sevgiler.
Yani insanların tercihlerine karışmak ve onları yargılamak elbette benim işim değil. Dileyen kendini kocasına ( karısına) sunar dileyen başkalarına. Sonuçlarına katlanmayı göze aldıktan sonra bizlere çok şey düşmez.
Diğer konular için sanırım bazı tesbitler yapmak gerekiyor.
Günümüzde cam silmek, halı silkelemek, bulaşık ve çamaşır yıkamak hatta kurutmak eski zorluğunda değil. Bir sürü âlet edevat bu işlerin kolaylaştırılması için hayatımıza girmiş durumda. Günümüz kadınlarının büyük bir çoğunluğunun işleri ve meşgaleleri arasında konken seansları, günler, partiler, sosyal – edebî - sanatsal aktiviteler, sinema, tiyatro, toplantılar, siyaset, spor, eğitim, seyahat..(vb) gibi alanlar da var. 2004 Yılından beri katıldığım hiçbir şiir etkinliğinde hanımların sayısı erkeklerden daha az değildi. Söz hakları da. Hiçbir edebiyat sitesinde hanım üyeler erkek üyelerden daha az değil. Gittiğimiz sinema ve tiyatro salonlarında olduğu gibi. Seyahat ederken ulaşım araçlarında da bu denge aynı minvalde seyrediyordu. Ve artık stadyumlarda da hanımların sayısı her geçen gün daha da artmakta. Velhâsıl, ninelerimizin ve analarımızın çektiği çileyi bugün kızlarımız ve torunlarımız çekmiyor! Dedelerimizin ve babalarımızın çektiklerini bizlerin çekmediği gibi. Evde hanımlar temizlik yapıyor da erkekler işyerlerinde yapmıyor mu? Camımızı, çerçevemizi, yerleri, masamızı raflarımızı, tezgâhımızı hanımlarımızı çağırıp sildirmiyoruz. İşyerimizde yemek yapıyor ve bulaşıklarımızı kendimiz yıkıyoruz. Çay bardaklarımızı ve kaşıklarımızı yıkadığımız gibi. Bu bir ayrımcılık ve ayrılma noktası değildir. Herkes üzerine düşeni mutlaka yapacak ve yapmalıdır ki hayat devam etsin.
Konuyu özelleştirirsek eğer;
“ Balkondan kilim silkelemek, bulaşık yıkamak ile şiir yazma arasında biraz fark olmalı. Şiir, can sıkıntısını atlatmak için bir oyalanma amacı mı ? ” sözümdeki algılamanız ve çektiğiniz yer, eskiden olduğu gibi algılama probleminiz bilinçli ya da bilinçsiz hâlâ devam ettiğini gösteriyor sayın Kırat.
Şöyle değiştireyim o zaman: “ Dizi izlemek, tavla oynamak, dedikodu yapmak, nargile içmek, pişpirik oynamak, face’de onu bunu çekiştirmek, futbol izlemek, fal baktırmak ve bakmak ile şiir yazmak arasında bir fark olmalı “ Sizce olmamalı mı? Şiir bunu hak etmiyor mu?
Alınganlık yapmayın ve konuyu hanım arkadaşlara dokundurma yaptığımı ima etmeyin diye bir çoğunu yapabildiğiniz hâlde erkelerin uğraşlarını da kattım ki o mâlum algılama sorununuz nüksetmesin diye.
Biliyorum ki, evde hapsolan biri değilsiniz. Biliyorum ki, sosyal aktivitelerden, toplantılardan hiç geri kalan biri değilsiniz. Türkiye’de şiirsel toplantılara katılmadığınız ve gitmediğiniz neresi var? Radyo programları? Televizyon? …… Tavlayı da iyi bildiğiniz söyleniyor. Eşiniz hayatta değil ki, onun sıkıntıları ve beklentileriyle uğraşmaktan kendinize zaman bulamayanlardansınız! Ve dayak da yemiyorsunuz. Derdiniz ne o zaman?
Artık şu duygu sömürüsünü bir kenara bırakma zamanı gelmedi m? Sizin rahatsızlıklarınız, sıkıntılarınız kimde yok? Bizlerin hayatı güllük gülistanlık mı? Biz cennette mi yaşıyoruz?
Sizi ne kadar şişirdiler ve pohpohladılar ki size şiirinizde yaptığınız bir hatayı / hataları, yanlışlığı, uyumsuzluğu hatırlatamayacağız? Sizi bu kadar eleştirilmez, dokunulmaz ve özel yapan nedir? Onlarca insana yaptığınız eleştiriyi bilen biri olarak işin ucu size dokununca neden bu feryat?
Benim derdim siz değilsiniz, benim derdim şiir!
Bu şiirde bir mesaj mı verdiniz? Kime?
Eğer ben mesaj vermeye başlarsam inanın uyku uyuyamazsınız! Zorlamayın isterseniz… Size zihniyetin ve art niyetin ne olduğunu anlatırdım da;
Sayın Oflu, konuyu özelleştirmeye gerek yok, ne şiirde ne yorumlarda sizden bahsetmedim. Daha önce yazdıklarım gibi yine gördüklerimden, izlediklerimden etkilendiğim için başkası adına yazdım.
(Bizim oralarda bir türkü vardır Afet Hanım. Denir ki:
Bunlar sizin yazdığınız iki yorumdan. Üst üste iki sefer bulaşıktan bahsetmeniz imalı geldi doğrusu.
Zaman zaman yazdığım, hatta kadınlar için yazdığıma kızdığınız taşlamalardan birisi olarak görmenizi isterdim. Belki söylediğiniz söz ilham vermiş olabilir.
Yani size özel bir taşlama değildi. Kaldı ki ne anlattığınız gibi kadınlar ( en azından büyük çoğunluğu) sefahat sürüyor ne de hor gören kesim yok denilebilir.
Hapishaneye hiç düşmedim ama hapsedilen masumların adına yazdım, akıl hastanesine hiç girmedim ama onları da yazdım. Yaşayıp yaşamamam önemli değil, gördüklerimi yazıyorum sadece.
Ve ilk paragrafınız hiç de hoş şeyleri düşündürmüyor.
Dün de söylediğim gibi yazdıklarınıza kızmıyorum, üzülmüyorum. Ben şiirimi yayınlamış görüşlere sunmuşum, isteyen istediğini düşünebilir hatta söyleyebilir.
Ben de... ben de ...diyesim geldi....Şunu iyi biliyorum ki;Şiir veya yazı yazanlar asla evli olmamalı yoksa her yazdığının hesabını vermek zorunda...Benim en büyük mağduriyetim tam bir şey yazmaya başlıyorum arkadaş ya birinin karnı acıkıyor,ya meyve istiyor ya da çay kahve...Son cümlemi koydum evde ben bir şey yazarken karışan olursa ya ben giderim ya siz dedim o kadar:) İşin esprisi bir yana, yazan insan özgür olmazsa ifadeler de tutuklu kalır...Şiir öyle güzel dile getirmiş ki yaşadıklarımızı sus kalmak daha iyi...Tebrikler çok sevgiler Afet hocam...
Sırf şiiriniz için deftere girdim günümün şiiriydi bizi ifade eden....
Sevgili Afet Hanım, şiir hangi adrese teslim edilmiş olursa olsun Türküye gerçeğini, daha da ileri, dünyadaki kadın gerçeğini aşağı yukarı aynen anlatıyor.
Nokta:)) Derdini anlatmış, mesajını açık ve net vermiş çok güzel bir şiirdi. Emeği ve yüreği kutlarım ablam. Selam ve saygımla. Puanı düzlemek için bu seferlik 4 puan verdim:))
yazdıklarımdan onu mu çıkarttınız, halbuki ben kadınlara karşı daha saygılı ve anlayışlı bir davranış biçimi beklediğimi anlatmak istemiştim. Çoğu zaman göremeyenlerin adına.
Hala bile böyle düşünen erkek sayısı yadsınamayacak kadar çok... Kadın dediğin elinin hamuruyla üstüne vazife olmayan işlere karışmayacak, olur olmaz ortaya atılıp erkeğinin önüne geçip iki laf etmeyecek... Sizin de dizelerde belirttiğiniz üzere çoçuk doğurup temizlik yapıp erkeğinin karşısında boynu kıldan ince olmalı... Olmalı ki vur başına al ağzından lokmayı.... Ne de sevilir böyle kadın tipleri... Zeki kadınlar, veya hakkını sonuna kadar arayan kadınlar ise toplumda bazı kesimlerde hiç rağbet görmez. Varsın görmesinde, insan olmanın ve kadın olmanın verdiği keyif ve bilinciyle yaşamak çok güzel.
Allah başından belayı belki de bu yüzden eksik etmiyor. Canın sıkıldıkça güzel şiirler yazıyorsun. ir kadın olarak bir erkeğin yerini kendini koyup , empati yapıp onun ağzından bu mısraları sıralamak övgüye değer bir yetenek. (Şiirin güncelliği ve adrese teslimliği ayrı konu)
Kadın yaşamın sürekliliğini sağlar,ödülü dayak ve küçümsemedir. Ülkemizde kadın,sadece kağıt üzerinde özgür ve eşit bir yurttaştır. Kadın,sosyal,ekonomik,politik yaşamda her zaman ikinci sınıf vatandaş olarak yer alır.İş yerindeki çalışma biter,evdeki bitmez.Yine de,erkek ondan her zaman değerlidir.Köydeki kadının durumu ise daha da vahimdir.Hem tarlada çapa sallar hem evdeki yaşamın sürekliliğini sağlar.Buna karşı aldığı ödül çoğunlukla aşağılanmadır,dayaktır,küçümsemedir.Hala bir çok yöre de kadınlarımızın töre karar verir ve canı alınır.Bırakın kırsal bölgeleri,metropollerde bile hunharca öldürülen kadınların davalarında hakimler namus indirimi yaparlar. Demokratik bir Cumhuriyet olan ülkemizin parlamentosunda kadın üyelerin sayısı,erkeklerin onda biri bile değildir... Erkeği yetiştiren,lafa geldi mi ülkemizin temel direği sayılan kadınlarımıza duyulan bu güvensizlikle gelişmiş çok sesli demokratik bir toplum kurmak nasıl mümkün olabilir.?Peki gerçek ne.? //Ben böyle art niyetin… Ben böyle zihniyetin…// Samimi bir o kadar da anlamlı bir yaranın kabuk bağlamasını seyreder gibi,dolu dolu şiirinize tebriklerimle. Sevgi ve selamlarımla.
sevgili arkadaş, var maalesef böyleleri, ağlanacak halimize gülüyoruz, zira bir türlü bitmek bilmiyor bu türler. Ne kadar eğitimli olsalar da... Sevgiler.