Dört Mevsim Umut
nasırlı bir geçmişin izlerinden sürüyüp geldim sana
sen kararlı bir bakışla geziniyordun uzak bir kentin kıyılarında dağ başı çaresizliği ve yalnızlığı taşıdım sana kanatlarımla silik düşler kurdum kimsesizlik kokan üstüm başımla kaygılı sözcüklerim,defolu düşlerimle yağmur altı ülkene sığındım kaçarak yalancı iklimlerden martı kanatlarından taşınır emsalsiz şiirlerin avuçlarıma tanrısal bakışlarınla düşerken uykularıma uçarı sözcüklerim ve savruk hayallerim dökülür parmak uçlarına el yordamıyla içiyorum titreyen ayışığını sakallarından en dik tepelerde bitiyor taptaze umut çiçeklerin seni öpememek o dorukların adı ve ulaşamamak sana zirvendeki bembeyaz karlar rüzgarlara ıslıklar yüklüyor yamaçlarında açan menekşeler ben yapraklarını sayıyorum sararmış bir papatyanın güzün sancısı, güzün sarısı,güzün kuruyan yapraklarıyla eylülden kalma bir çiçek soluyor arka bahçemde gözlerin yakın ederdi bir kıyı kentini bakışlarında ellerin heybesinde bir çocuğun bir demet kır çiçeği yüzün bir iç ülke kayıp coğrafyalarda öyle çalkantılı bazen de durgun gamzende oyalanır bir kaç su kuşu yüzünün aydınlığına varmak için yarışta kimseler bilmezdi oysa sakallarından çocuk kokusu gelen ağzından ayışığı fışkıran ülkemin bir ölü ozanına benzerdi suretin seni sevmelerim değildi boşa sana bir umut yollasam güneşin doğduğu yerlerden geceler geceler biriktiriyorum sana bu çığlık sağırı kentten kırık hayaller sakladım gülüşlerimin arkalarına sessizlik sahne aldı ömür resmimde gövde gösterisi yaptı yalnızlık bütün ihtişamıyla yaralarını al gel sevgilim gün yüzü görmemiş sözcüklerini küfredelim beraber karşımızda dikilen bütün duvarlara kendimizi savurmuşluğumuzla bir şarkıda demlensin çift yönlü hayallerimiz ihbar edelim yalnızlığı rüzgara savrulsun çok uzak diyarlara pırıl pırıl dalgalı bir deniz sabahında açacağım eşiklerinde güneş doğana kadar kalacağım kıyılarında yazları bekle sevgilim umut hiç görmediğin bir kuşun kanatlarında konacak pencerenin pervazlarına nabzını boğan düğümler atacağız hayata artık sevilmeye terkedecek usulca kendini zaman asi bir resimsin karşımda kıpırtısız inadına senli düşler kuruyorum imkansız susayan bedenimde tenin ruhumda hislerin gezinirken sorma yaşımı yaşanmışlıklarımı susalım sonsuz bir zaman aralığında dolaşalım el ele çocukluğumuzun yağmurlarında seni özleme vakitlerine kurulsa bütün zamanlar terkisinde unutsak bütün çıkmazlarını hayatın sarılsak uçarı vakitlere tanrıdan sadece birbirimizi dilesek umudumuz kadar taze olsa aşkın ihtişamlı duruşu |