26
Yorum
40
Beğeni
0,0
Puan
4592
Okunma
Ne çok yıldız kaydı bu gece
karanlığın kalbine gömüldü
Saçıldı Gözlerin
Soğuk sessiz
ve saydam kaldırım taşlarına..
Zordur ölmeyi beklemek gecelerde
Saklanmak en koyu gölgelerine eşiklerin
Aydınlıklardan sınır dışı edilmişcesine
ağıtsı tebessümlere saklayarak acılarını
gömülmek suni sancılar içine
zordur
saklamaya çalışmak yası tutulmamış acıları..
Anlatılmamış hikayeler taşır Ahraz yanı yüreğimin
Kaç susa daha gebe
Mahsur kalmış kimliksiz yaralar kanıyor belleğimde..
O bildiğin tanıdık hüznümle ben
seni anımsıyordum..seni.
Geç kılınmış Mutlu bir hikaye için
namahrem düşler kurmak gecenin arsız vakitlerinde
iki damla yaş katlanıyordu yanaklarımda
dışarıda insanlar ölüyordu
Dışarıda acımasızlık gün gibi aşikardı
Ben sabaha karşı beş gibi seni seviyordum..
Bir ışık huzmesine dokundu parmaklarım
Ölüm uykusundayken şehir
gözyaşlarımı gömdüm kayısı ağacının dibine
Ağlayan Tüm kadınların gözyaşları benzese de birbirine
gözlerimden tanıdı beni gece
"ağlamıyorum " dedim..
"gözüme yıldız kaçtı"..
Saçlarımı ıslatan yağmur;
"Sen mi çok daha ıslaksın Yoksa yaşamak mı?"
o Eski parlaklığını çoktan yitirdi.. Kırıldı kirpiklerim..
Ve Sen, parmaklarım arasında tuttuğum Sigara;
"Benden çok mu yandın..?
Kaldırımları sus bürümüş
parlak gün ışıkları bile dindiremeyecek bu sancıları
tırnaklarım arasında ölü düş artıkları
Daha az yanımdasın
Daha çok duyulmaz oldu sesinin tonu
daha çok gece
daha.. Daha
Dişlerimi Sıkıyorum
Kalbimi yokluyorum sağ elimle
gecenin artan sesine karışıyor hasretim
Siyahlar Ne çok yakışmış sana gece
karanlığı ve ölümü sevenlere
Eylül yağmurlarından geldim
Bir Aşkın kar yağışına gidiyorum..