KIRIK CAMDAKİ YAZILAR
o geceyi, gözlerinin içinde yağmuru dinleyerek yazacaktım.
sen mutluluktan ağlayacaktın ki, ben sana susayacaktım… gelmedin… —şimdi o yağmur, kim bilir hangi bulutta saklanıyordur— ucuna kış ayazı ölüler asılmış, kuru dalların sesini dinleyerek hangi şiirime kalem olsam, rengim baykuşlara gece vardiyası… kampanalar çalmaya başladı, nerdeyse şafak sökecek derken öyle karanlık çöker ki birden, hiçbir tarifime sığmaz sancısı… ..., o geceyi, seninle baş başa yıldızların altında yaşayacaktım. sen öyle güzel parlayacaktın ki, ben sana ışık olacaktım… gelmedin… —saçın karışmamışsa sakalıma, ölüdür gerçek yüzü gecenin— rüzgar bile don tutmuş baksana, sallanır mı şimdi salıncaklar ya bu karanlık nedir böyle, aç kurtlar mı parçaladı yıldızları… sönerken birer-birer hayal balonları, yüreğim sıkışır cenderede ve ne kadar hayalet varsa içimde, kırar kapılarımı fırlar dışarı… ..., o gece, seninle aynı pencere camına alnımı dayayacaktım. sen buğudan kağıt olacaktın ki, ben resmini yapacaktım… gelmedin… — hedefi ıskalayan zaman, böyle gecelerde parçalar camları— ama sen o gece iyi ki gelmedin biliyor musun, iyi ki gelmedin gelsen mutlaka yağmurların yağacak, yıldızların parlayacaktı... ama zamanın şaşıran rotası, bir punduna getirip canımın içi bir başka zaman bu şiiri, bana yazdırmasa da sana yazdıracaktı... Cevat Çeştepe |
Özlem ve sevda duygularının derin labirentlerinde yol aldık bu güzel eserin projektörlüğünde.Var olsun yetkin kaleminiz saygıdeğer hocam.
Öyle güzeldi ki anlatılmaz...Selam ve en derin hürmetlerimle şiir yüreğinize.