AŞIRI SICAK, AŞIRI BUZ
Aşırı sıcak, aşırı buz
/denizlerden dağlara çıkalım sırılsıklam, tut elimden sevdiğim beraber doğmuştuk ya bir şafak vaktinde..., işte öyle/ belki Karadeniz’in dalgalarıdır fırtınamın kürekleri, bilmiyorum yıllanmış ege mahzenlerinde şarapla kol-kola, öyle dolaşıyorum. isabet almamış kaçak korkularımı, bırakıp güneyin sarı sıcağında atlayarak mayın tarlalarından, soluksuz tırmanıyorum Ağrı dağına. ..., /günün ilk kuş sesleriyle dinlemek için, ülkemin bütün türkülerini düşlerimizde nasıl sarılıyorsak birbirimize..., işte öyle/ her yarın geceye saklıdır çünkü Nemrut’ta güneş hep güzel batar Fırat, kavuşacak olduğunu bilmese Dicle’ye, sence böyle mi akar. boğaz rüzgarında salınan martılar, inattır uğursuz gece kuşlarına zira erguvan dalında baharlar, onlarla taşınacaktır bozkır ortasına. ..., /biliyorum güneşten daha sıcaktır, hasretle kavrulmuş dudakların öp gözlerimi şimdi dokunur gibi gökyüzüne..., işte öyle/ yani böyle bir hayalet resimdir işte sevgilim, benim sevinçlerim üç yanım deniz ama her taraf kör budak, renk açmaz mavilerim. arada hayale kanat takıp, kuşbakışı yaşanan firarlarım da olmasa son ilkbaharında ömrümün, bir karanlık çöker ki üstüme, hiç sorma. Cevat Çeştepe |
"üç yanım deniz ama her taraf kör budak, renk açmaz mavilerim.
arada hayale kanat takıp, kuşbakışı yaşanan firarlarım da olmasa
son ilkbaharında ömrümün,
bir karanlık çöker ki üstüme, hiç sorma. "
Buraya gelinceye kadar bir aşk ve özlem şiiri havasında geçiyor. Burada "Üç tarafın deniz" olması ve "Son ilkbahar(Şu an Mart ayı)" tanımlaması ile örülü çöken karanlık sahne, yanlış anlamadıysam Türkiye'nin son ilkbaharında üzerine çökecek bir olumsuzluğu ve umutsuzluğu tanımlıyor. Katılmıyorum...
Türkiye günden güne daha da güçlenen ve Osmanlı İmparatorluğu'nun ihtişamlı günlerinde doğru ilerleyen bir yoldadır. Geri dönüşü yoktur. Her baharı bir öncekinden çok daha renkli ve çiçekli olacaktır.