SUSKUN AYİNLERİMİN YALNIZLIK DUASIŞiirin hikayesini görmek için tıklayın okumakta olduğunuz şiir benim ilk şiirimdir..
hatalarımı mazur görünüz.. şimdiden okuyan gözlerinize sağlık..e ne duruyorsunuz o halde; öpün sayfamı ,şiir batsın dudağınıza... :)
İklimler de çekip gitti.
Sen gittin, Yağmurlar kaldı. Ben yandım.. Biz yandık... Paradoksal çıkmazlarım, zihnimin duvarlarını parçalıyor Evhamlı zamanlar biriktiriyorum zulamda Patolojik bir hastalığa acımak gibi şimdi her şey Ve ölünün huzurlu uykusu gibi kıpırtısızım Yokluğunda seni ayla aldatıyorum bazı geceler, Dolunaya hapsoluyor bakışlarım. Sen; İz bırakan... Hayatıma çarpıp geçen... Hayatımın buğulu kısmında kalan... Artık aldığım her nefes yakıyor ciğerlerimi. Ve farkına varıyorum daha derin nefes almak zorunda olduğumun, Ve yine farkına varıyorum Kirlendiğimin, Kırıldığımın, Uzaklaştığımın, Yabancılaştığımın, Yozlaştığımın.. Olgunlaşıyorum çektikçe her nefes acılardan, Hissizleşiyorum.. Beynim uyuşuyor . Sokakların çıkmazlarında kabuğu kanayan yaralarım, Beni bağışlayın.. Sigara İzmariti içimde söndürülmüş bir derin iz gibi geçmişim.. Ve daha çok devrilmeye başladı son zamanlarda cümlelerim. Hiç kimsenin bilmediği kelimeler türetmeye başladım.. Sonsuz her dakika, Sensiz her saat.. Kimsesiz tüm zamanlarım... Zaman ki daha hızlı akıyor sanki Fırat tan.. Tutamıyorum boşluklarda yok olan ellerini.. Hani o avuçlarımda hiç terlemeyen ellerini.. Faili meçhul ölü bir yalnızlık belirir sonra içimde. Soyunuk gülüşün ve çıplak suretin hatırlatır kendini bana.. O serseri hallerin dolanır beynimin kıvrımlarında.. Kulaklarımın içine süzülür senli çığlıklar zamanın gerisinden.. Sessiz çığlıklarıma, çığlık sağırı olmuştun bir zaman , Unutmadım. Şimdilerde göremediğim geleceğime geri geri yürüyorum, Belli belirsiz ve seçemediğim yollardan. Kollatıp durdun geçmişimi bana.. Baksaydın bir kez ardına, Senin için bir el vardı boşluğu yudumlayan.. Gözleriyle bir uzaklığı ölçen, kirpiklerinin ucunda emanet yağmurlarıyla. Düşlerimi saklamayı öğrendim neden sonra.. Hayal, hayat kadar, Ve acı ölüm kadar gerçekti. Sen boşluk gibi hiçleşmiş.. Ben sonsuzluk kadar yalnızdım. Razıydım oysa, Küstah ellerimde şeytanım bile olsaydın.. Kanımca tanrı bile ayakta alkış tutardı yudumladığım acılara saygıyla.. Anason kokan gecelerde hissizleşiyorum, Uyuşuyorum.. Bedenim nicedir bir soğuk yatağın içinde dönüp durmakta.. Dibe vururken, Nefesimi artık daha uzun süre tutabiliyorum. Zamansa bilge bir cüceydi. Biad ediyorum.. Diz çöküyorum... Mengenelerde sıkışıp kalıyor ruhum, Tükeniyor tüm zamanlarla beraber ölü düşlerim. Sessiz bir çığlık bırakıyor ardından, Karanlıktaki renkler kadar doğal tüm ağıtlarım.. İmgelerim dağılıyor, Eksik kalıyor ifadelerim.. Bilmediğim dillerden acıyorum aynadaki fütursuz yüzüme Sövdüğüm ve etimden örülü duvarlarıma çarpıyorum her kaçmaya çalıştıkça yine, yeniden.. Pervasızsın, Duyarsızım.. Tatsız, tuzsuz,ıssız.. “an” larım sensiz Kokunu sürünerek gittiğinden beri, Ve gövdeni sürüyerek ayak uçlarınla eşiklerimden.. Ben daha bir suskunlaştım yokluğunla kutsanan gecelerde.. Ölümse çok yakın.. Duyumsuyorum. Yüreğimizi tokuşturmuştuk bir vakit bir adamla. Ve “o” dünyaya benziyordu sanki biraz Bunu ben de yeni fark ediyorum..biraz da eseflenerek.. Dünyama benziyordu.. İsmi neler çağrıştırıyordu bende neler, Ve serçe parmağındaki yeri beninin.. Ve sıcaklığı sırtının.. Çıplak ve ıslak keşfettim, El yordamıyla sevmiştim gülümsemeni,yüzünün boşluğuna dokunmuştum usulca..yakmıştı parmaklarımı yüzün..sen fark etmedin.. Esrikliği tadıyorduk durmadan.. Artık çırıl bir kimsesizlik uzanmış kollarıma.. Dudaklarımı ıslatıp kaçıyor gözyaşlarım sağanak gibi.. Duygularımı gömdüm ölü bir serçenin kanatlarıyla toprağa.. Az sonra başına ne geleceğini bilmeyen bir sokak kedisi gibiyim, Sokağın köşe başında ince bir yaşam çizmiş kendine.. Öyle beklentisizim.. Gitmeseydim bu kentten ihanet edecektim kendime.. Ve kaçar gibi giderken portakal ağaçları sarılı, deniz kokulu o kente.. Yüreğim koşar adımdı oysa Sarı kırmızı renkli ve kayısı kokulu memleketime.. Değişen duygularım gibiydin, sabah sinirli,öğlen mağrur,akşam koruyan kollayan,gece çığlık çığlığa.. Ahh benim ağdalı hayatım.. Elleri kuru bir kadına kaldın şimdi..yüreği nasırlı, Mefulü meçhul şiirlere.. Parmak uçlarında lapa lapa kar, Martılar gözünün içine bakıyor yaşlı mı diye.. Öldürmeyen dertlerim, Ehemmiyetsizlerim, Ve ehemmiyetsizmiş gibi davrandığım önemlilerim, İç çekişlerimdiniz kesik kesik.. Tek parça gururum, Bükülmüş bir dudakla küsmelerim çocukca.. Etten kalelerim, bilinçaltı duvarlarım,ve dökülen bütün yapraklarımla devrilen mevsimler.. Şemsiyemi artık kapatalı beri yağmurlara, İçimi ıslatan sağanaklar,ve gözüme hapsolan yaşlarda sahipsiz şimdi.. Ahh keşke diyorum keşke.. Elimi tutmasaydın, Sormasaydın adımı.. Seni yormasaydım misal bir aşkın yokuşunda.. O zaman gitmezdim belki bu şehirden.. Hani Yatılı okulda çay içtiğim demirden bardağım, Isındı mı elimi yakan, Soğuyunca elimle tutamadığım.. Isındın- soğudun Bardağa benzedin,tutamadım seni avuçlarımda.. Bir şiir gibi eskime isterdim oysa Eksilme isterdim.. Sen Oluşumun anlamı, Ait olduğumdun… |
Sevgili arkadaşım elif.
ilk önce, edebiyat defteri ailesine hoş geldin.
sayfan a ziyarette çok geç kalmanın hüznünü yaşarken, mahcup olduğumu da belirtmek isterim.
şiirlerinle biraz geç geldin ama tam geldin. şiirlerinin tamamı on numara. hepsi bir birinden güzel,
bundan sonra sayfanı kaçırmam artık.
yazan güzel yüreğine sağlık, sevgi ve saygılar.