Göğü Unutma
kaybolduğun sokağı arıyor kabusum
aklım mektup anılı ağaçlarda bir yandan dargın bakışın en sevdiğim pencere gökyüzünden kıskanıyorum gözlerini bırak gözlerinin ucuna ben damlayayım göğü de unutma bir yandan ki anla maviden daha derin griden daha yoğun sevildiğini... dilinin ucundan ayırmasan yollarımı böyle tesadüflere sürgünlüğe kirli anısızlıklarla meşhur gölgelere haydut gibi saldırgan sızmazdı gurur yorgunu kirpiklerim... konuşursan ucu açık uyuyacağım bir dahaki konuşmana kadar sesinin tonuyla yorumlansın diye bir sabah konuşmazsan uyanmayacağım çocukluğumu çağırana kadar adımı anışının sonuyla yağacak kardayım... hep bir sonraki ana özeniyor acım eski sokaklarda damlar yağmurluyken güvercin nefesli aylara hazır umutluyum... ev sesleri geçer içimden geçer ama bitmez pus tortulu gözyaşlarıyla kireçli bir alışkanlıkta anlamı yarımlaşır yeni bir ayrılık tanımıyla başlar gün başlar ve biter yalnızlıkla uyumlu bir geceye zorlanır eski sokaklarda damlar yağmurluysa güvercin yoksunu aylardan sonrasına hazır umutluyum... kağan işçen... |