Karma karışığımneyi gizleyim, neyi açıklayayım maviye mor, mora kara, beyaza al mı diyeyim çıkarayım mı yakın gözlüğümü belirsizliğe flu, sensizliğe sevda mı diyeyim dumanı kaybolmayan dağlar üstüne adını mı yazayım masal masal satayım çocukluğuma önce ben inanayım aptal bir halk gibi ne yaparsa, ne eylerse alkışlayayım çığlıklar atayım kör bir taraftar gibi hırsızlık, yolsuzluk ne varsa görmeyeyim bağlı gözümle çiğneyeyim Atatürk posterlerini unutayım kim kurmuş imam hatip okullarını kimin sayesinde burdayım dilin kemiği yok ki seni yazarken neyi yazdı aklımdan çıkmayan sorular kurcalar durur beynimi bekleseydin bir kahvaltı sofrasında çay bardağın önünde buharında fokurdayan çaydanlığın tekrar günaydın deseydik birlikte açtığımızda mutfak penceresinin perdesini yüzümüze gülümseyen güneşe pencere önünde sardunya sokağa bakmayı bırakıp kırmızı çiçeğiyle el sallasaydı bize geçer deseydi bu kurak günler ne badireler atlattı bu memleket birlikte girseydik yaza artık güzel masallar yazamıyorum aynı kulvarda yürümüyor içimdeki sevgiyle içinde yaşadığımız günler tırlar nereye kayboldu uçmadılar ya havaya karma karışığım kaç devlet var bu ülkede? 20. 1. 2014 / Nazik Gülünay |