Saçı Sakalı Uzuyor Bütün Olasılıklarımın/Zaman İsraf Bu MevsimdeŞiirin hikayesini görmek için tıklayın ’Şiir,o eski mektup,ne geleni var gideni
şiir bir köşede eskiyor pul bir köşede filmlerde kaldı şiir de mektup da’ H Ergülen.. Postacısını kaybetmiş zamandayız.. Şimdi sen kuşatılmış şehirler kadar coşkunsundur bir ömrü denize atar gibi muhtemelen zamanı dokuyan Su gibi Öyle bir sarılmışsın ki özsuyuna, ve öyle bir gülümsüyorsun ki fotoğrafa,Gökyüzüne tümden sığar gibi Hangi imge tarifleyebilir kalbimin ritmik atışını.. Olağanüstü geçti geride kalan yıl..Vaadedilmiş gülümseyiş,öyküler ve yüzlerce günceler..Okuduğum şiirleri saymıyorum bile.. Ben yazdıkça yakınlaşıyordun,yakınlaştıkça kentine kaçışlar gerçekleştiriyordum durmadan,durmadan.. Bazı zamanlar öyle yakındın ki,elimi uzatsam dokunacağım kadar yakındın.. Çoğaltabildiğim kadar çoğaltıyordum seni..Planlamadan,öylece,zamansız.. Haziran’dan Temmuz’a masum bir çocuğun hecesiydi kilometre levhaları.. Yaz ortasında kışkırtan Devrim havası vardı,serde bir güze yaprak olmak da vardı.. Biz hepimiz kadim bir hüznü öptük iki kaşın arasından.. Olağanüstü bir yıl geride kaldı..Devrim bastırıldı,şiir kendi gölgesine sarılı kaldı.. Erendüz Atasü’nün ’İncir Ağacının Ölümü’ kitabına başlayayım dedim dün gece.. Birden aklıma bizim incir ağacı geldi ve bi koşu pencereyi açtım,baktım orda öylece duruyor..Tir tir titrese de bir çift gülen göz gibiydi.. Yılların eskitemediği sevgili incir ağacının ölebilme ihtimali yüreğimi kabarttı.. Erendüz,bir yandan incir ağacının yapraklarından kadın edebiyatını anlatıyor, bir yandan da insanla orman kardeşliğini..Onun o betimsiz güzelliğini nasıl yokettiğimizi.. Onun incir ağacına söylemi,edebiyatın kusurlu söyleminden kusursuzluğa dair bir duyarlılıktı..Güzel hayeller satan Ayraçsız bir gece istiyordum..Olmadı.. Sonra ’İkinci hayatımız olsaydı’ yı okudum..Andre Gorz’u..Hani şifasız bir hastalığa yakalanan karısı Dorin’le birlikte intihar eden ’D’ye Mektup’ adlı kitabını..Çaresiz bir hastalıktan şifa bulmuştum.. Öyle sanıyordum belkide..Ama içimde bir yerlerde tatlı bir huzur hissediyordum.. Kitaplarla ortak yanım,yüzüme baksalar İçimdekilerin özeti çıkardı.. Şimdi gecenin en ileri saatinde bunları neden anlattığımı düşünüyorsundur.. Dün gece pencereyi hafif aralık bırakmıştım,Haydar’ın ’Gece Kelebeği’ gelip konsun diye kanepemin bir ucuna.. ’Edebiyat düzen bozan’ diyordu Gece Kelebeği,düzenim bozulsun istiyordum.. Haydar Karataş,otoritelerin ezberini bozan Edebiyattır diyordu.. Bu gece hiçbir kitapta,hiçbir şiirde avutamadım düşlerimi,Gece Kelebeği’nden Devrim beklemeye koyulmuştum..Devrimsiz bir Cumartesi daha yitip giderken sokak tutucuların infaz listelerinde adım geçiyordu..İçimde ihtilaller oldu,hissettin mi?.. Kaç zamandır yoksun; Her sabah yüzümü aradığım aynalar çarpsın ki taş kesileceksin birgün.. Beyoğlunda bir afiş ayaklansa,süpürür mü şimdi bütün kötülükleri.. Ve sen! sen varsın diye bu düşler bu kada rmavi.. Bunu biliyor muydun.. Kalk bir afişe gidelim bu gece,çay içelim desem,ellerin ellerimde gözlerin gözlerimde.. Dün gece bendeki fotoğrafın gözlerine ince siyah bant çektim.. Tut ki şu köşedeki parkta soyunmuşuz çırılçıplak.. Kendi nefesini solumak kadar ürkünçtür infazlar.. Bana bunları sen söyletiyorsun,afiş bahane.. İlla afiş diyorsan da,elini kaldırsan uzanacağın yerde.. Siyah beyaz,kimi çok renkli,kuşe kağıtlı kimi,mektup niyetine.. Şiirler mektuplar örgütlüyorum durmadan,’Militanlığım bu kadar’.. Sessizliğin geçiyor üstümden..Ağzımdan bir cümle çıksa, sanki bir ayna dolusu öfkelenip gidecekmişsin gibi düşünüyorum.. 4-18.Ocak.2014
Sıradışı bir gün de aklımın bir köşesine
takılıp düşüyor diğer yanım gövdeme doluşan rüzgarın serinliği doruklarımda bir şiir yalnızlıktan sıkılmış içime yürüyor, bizi yadırgamayan yalnızca ağaçlar kulağıma fısıldayan Gece Kelebeği korkma hasar almaktan,kalk ve bir daha düş diyor kanayan dizlerime çocuk şarkıları söylüyor betik postacı sana da dinletmek istiyorum telefon rehberimde hep kayıtsızsın iyimserlik dolu komşum bir çiçek ismi yakıştırıyor boşluğuna,numaran yok imgelerim suya atılmış taş gibi kaskatı güneşe karşı büyüyen çiçek miydi yaşamak? sayfalar arasında kurutulmuş bir tutam çiçek mi? Yokluğuna ürkek bir gök devrilir üzerime sana ulaşmam mümkün olsa arayacağım cesaretle şunu fısıldayacağım seni görmek istiyorum,konuşmak sana dair söyleyeceklerime yazmak yetmiyor derin hayal kırıklığı biliyorum hani hasrettir ya sana bir çift söz alıp şakaklarına kır düşmemiş rüzgarları okyanuslara çıkarırım saklımdaki söylevlerimi hem bu gece sokaklar kıskanç aşık gibi bakıyor yıldızlara bütün yıldızlar benimle olmak istiyor,hissediyorum seni yağmurlu şiir seni devrim güzeli -Şimdi sen kuşatılmış şehirler kadar coşkunsundur bir ömrü denize atar gibi muhtemelen zamanı dokuyan Su gibi Öyle bir sarılmışsın ki özsuyuna, ve öyle bir gülümsüyorsun ki fotoğrafa,Gökyüzüne tümden sığar gibi Hangi imge tarifleyebilir kalbimin ritmik atışını- |
Bu kadar mi tanidik olur satırlar dizeler
Bu kadar mi guzel olur okumak
Okumak dediysem yazılanlar gelmesin aklına
Okumak
Bir kalbi
Bir insani
Hayatı
Ve kaybedilen anlamin ansizin bulunmasiyla duyulan sevinç
Iyi ki yaziyorsun dogan şair
Şiir olsun diye degil
Şiir oldugundan değil
Ki bazen midem kalkıyor matematige dökülmüş sozcukleri gördükçe
Yuregine sağlık. ..