Kızılelma
Kızılelma...
Biz ne adamlar gördük, çeliği ipekle ördük, bugün Ak diyenlerin, zamanla yarına kara, başta fukara, sonradan semirdiğini, istemem-in manası onlarda ver-di, aça tok,toka aç, tavşana kaç derken, tazıları peşine, veresiyeyi peşine, satanlar gördük... . Gülerken yüzüne, kuyunu kazanlar, selalar ezanlar... okunurken camiye koşup, ilk rekatın daha iftitahında coşup, bir rekattan sonra uçup... Evlad- Fatihanın vakıf arazisine konan kumrular gördük, . Eyy hüdhüd neredesin? Sultan Süleymana kafa tutup; __Kızdırmasan iyi olur, __Attırma tepemin tasını, __Başına yıkarım tacını tahtını, __Bir çöp atarım vakıf malından sarayına, __Tüm servetini yerle bir eder yeter alayına... . Nasıl bir servet ki yaptığınız, ne hüdhüd karışıyor,nede adalet, ne bu miskinlik,nedir bu atalet, bunca kardeşiniz çekiyorken sefalet, . Eyy Türkoğlu Türk; sen değilmiydin Cihanı titreten, sıyrıl kurtul saklandığın sitreden, öyle bir haykır ki;ta sesin duyulsun Eritre’den, unutma ha unutma sakın, KIZILELMA diye bir ülkün vardı.... bildiğin tüm Alemler san dardı, yeniden şahlan çık yola,kır kabuğun, hazır mı kaftanın,yeleğin vede kavuğun, topuzunu da untma,kuşan kılıç ve kınını, bir daha temizlemek için Dünya’nın kanını, sana muhtaç mazlumlar yolunu bekler, türlü türlü taamlar,içecekler, kur sofranı Asya’dan Avrupa’ya ordanda Afrika’ya... boşuna mı gidecek ecdadın sana verdiği emekler... yap haydi asildir senin kanın, hala hazır ve nazırda tahtın! yerde kalmasın kasemin ahtın, haydi çık yola yiğidim... açık olsun bahtın.... yunus ça./ |