Zıkkımın Kökü
koparılmış gül
ağaçla vedalaşmış yaprak kanatları üşümüş minik serçe emekliye ayrılmış rayın dışına itilmiş asırlık tren sahlin kumuyla öpüşüp çekilen dev dalgalar her kalktığında havaya uğurlanmak adına yorgun bir el epeydir el olmuşuz bihaber birbirinden el âlem eşyanın tabiâtına aykırı durum teşkil ediyor hayat insanların arası ıramış uzamış mesâfeler zoraki gülümseler üstün körü merhaba zıkkımın kökü gibi bir çağ ya kaybettiysek Hafazanallah ya bir daha geriye dönemyorsak tuttuğumuz yanlış sokaklardan meydanlardan yollardan ecdat bize buğzederse anne baba bedduâ ahbaplar dostlar a h h ne kalır ki elimizde avucumuzda e y v a a h h çok dalmışız dünya denen düşe düşe kalka haroşa adımlarla sayıp durmuşuz yerimizde ne ileri gidebilmiş ne menzile varabilmişiz maverânın ismi dilimizde yol aldığını sandıklarımız seraba düçar kendinden bi haber çinli pirincin taşını ayıklar uyanık geçinen ayıklar uyuyakalmış tâ emzikli ağızdan bu yana da hâlâ ben ben diye sayıklar şimde gel güzelce bi hesaba oturalım muhasebesini yapalım faydanın yararın neresinden dönersek kârdı zararın olan oldu iki gözüm olan oldu dünleri kaybettik madem hiç değilse bugünleri yarınları kurtaralım Yunus Beypınar |
*** ZIKKIMIN KÖKÜ *** şiirini, beğeniyle okudum. Nice güzel şiirlere diyor, Şair Arkadaşımı, içtenlikle KUTLUYORUM...