3
Yorum
9
Beğeni
5,0
Puan
1593
Okunma

bir vapurdun sen
târifeli seferlere âşina
ardında dalga kesiği gibi
köpük köpük
kopuk kopuk iz bırakan
saçlarını rüzgara çözen
gözleri çakmak çakmak soyunan
med-cezirleri ezbere bilen
her gidişinde her seferinde
daha da çoğalan
vapurdun sen
tenhâ iskeleye yanaşmaya
kalabalıklaşmaya can atan
bir vapurdun
zordu seni getirmek
alnının ortasından sürükleyerek
bir fâninin gücü kadere ne kadar yeterse işte
bir kayığın vapura ne kadar hükmü
bâzen
istifi bozulmuş şarkılar eşlik eder bu hâllere
çokça zihinde tasnifi reddeden cümleler:
/...artık yokluğunun varlığımı rencide etmesine müsaade etmeyeceğim!../
/...bak ne var ne yok silip süpürdün yine
insan yârını da düşünür biraz
kaç kere dedim
aşk kalkacaksın bu sofradan
dünün azığı yarına da levâzım/lâzım
ne doymaz ne laf anlamaz
şeysin sen
yalnızlığım! .../
ne aşklar öldürürsün
bekleme peronunda hayatın
ne sevdalılar olur dudak dudağa
sendeki ölüleri ondurur
bilsen
kaç tepe birleşir de
bir dağı tahta kondurur
çok sefer vardır öyle
nikotin kuvvetine yaslı, harbe hazır
çok hikâye yazılır iskele diliyle
denize karşı taş duvar yalnızlık anlatır
bilsen
ne dalgası kalır saçlarının
ne yamacı aklının
anlayacağın cancağızım
yalnızlık;
eski dar, çıkmaz sokakları gibidir Üsküdar’ın!
bir vapurdun sen
vapurda bir yolcu
hep bir sonraki seferde gelen
bir vapur ki
hiç vaktinde gelmeyen
bense
iskele önüne kurulmuş
boş bir iskemleyim
o hiç gelmeyecek vapuru bekleyen
ve hayat
ve o vazgeçilmez mendebur
sev
yürü
koş
kıt’a dur!
ToprağınSesi
.
5.0
100% (10)