3
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
3970
Okunma
hoşgeldin bile demedim!
...
o elimden sızan soğuk
içimin uzak mevsimlerine düşen korun pastörize hevesiydi aslında
üzengecinden, derisinden sıyrılmıştı ellerim
ellerinden değil!
yitik zaman tarifesi aslında o ’’beyaz yalnızlık’’ dediğim
_nereye baksam, orası akşam!_
kabına yabancı nutuklar gibiydi geçen zaman
tenha kapı tokmağına düşecek aşina kir iziydi beklediğim
zamanında öttürülmemiş kapı zilinin kuş sesiydi özlemim
çakma, seyyar güllere alışık vazo
nice limanları dolaşsa da
yazmıyor başka günahları seyir defteri
geniş ahlarla örülü bir pandomimin başlangıcıydı gidişin!
...
...
sana hoşgeldin bile diyemedim!
ama eminim ki; bunları duymak isterdin!..
ama diyemezdim...
isterdin ki;
parazit tutmuş gizemleri bir bir deşifre edeyim
_bakma öyle leke değil! y e n i d o k u n m u ş bunlar
havalanma istemezmiş bu perdeler!
ne diyebilirdim ki;
ısmarlama türkülerin cilalı uzun havalarıyla dolu ciğerlerim
makamını terketmiş güfteler geziniyor hakim tepelerde
aslında tanrıdan muştuları azledilmiş bir günah şehriyim
iki intihar arası felaket söylemleri dolaşıyor sokaklarımda
kıvamı sendeli taştan set bu duvarlar, ev değil
birbirine geçmiş sarı kırmızı siyah tuval gibi yüzüm
diş izlerinden kimliğini saklayamıyor artık dudaklarım...
hem
git demeyen birinin payına bu kadar kal düşerdi!
bunları
bakışlarımın zarfına yükleyebilir
bir çoğunu tek bir bakışla anlatabilirdim
ya da bir yalnız adam öksürüğününe sığdırabilirdim hepsini
ama diyemezdim!..
sana hoşgeldin bile demedim!
sırf güle güle dememek için!
olur kendime iyi bakarım
ve soranlara selamını... yok onu iletemem!
ben artık h a r e m l i k yaşıyorum diyebilirdim aslında!
ama sana bu kadar sır veremem!..
ToprağınSesi
.
5.0
100% (7)