Bileklikler
I.
Çünkü kimse bilmiyor Senin iyiliğinle benim mutluluğumun doğru orantılı olduğunu İskele bölünüyor bir Venüs misali bir zaman anında Zaman: ikindi Kayıkların bana verdiği yetkiye dayanarak kendimi Bir iskeleye bağlıyorum İskeleler ağlamaklı. İnsanlar bir ruh mumu kadar sönük bir şekilde yürümeye devam ediyorlar Bana kalırsa Bu işin en çıkarcıları: martılar Onlar bazen bir hüzünden besleniyor elleri lezzet simidi bir hüzünden Her zaman olduğu gibi, Sigaram ve rüzgar bir savaş halinde Ve kırık iskeleden bir vapur daha kalkıyor. II. Bir gün ben de soyunacağım Galata Köprüsü’nde Ortalık kar-kış Beni vuracaklar köprüde Ve tarih: bindokuzyüzbilmemkaç Hay hay! vursunlar Bu en kötüsü değil çünkü, Ellerinin ve gözlerinin bir kan kasesi olmasından daha kötüsü Bir vapurun ardından hiç mutluluk ekememiş bir martıdır Benim haysiyetten yakınan tanıdığım bir esnaf gibi şimdi yollar, Bilmiyorlar Tanrım, bilmiyorlar ne mutluluklar ezildi bu yolda Ve kırık iskeleden bir vapur daha kalkıyor. III. Cenaze marşım gece beşten sonra okunuyor her gün Sana sayıkladığım yığınla sevdam var benim Soğuk hep arkamdan vuruyor Hastalıksa büyük meziyet Ben son durağı bilinmeyen bir otobüs misali Bir cami minaresinden aşağı sarkıtıyorum kendimi Diyorum ben kimim ve Neredeyim? Sevgili Tanrım Avcılar-Eminönü hattı var mıdır bu durakta? Sen üzülürsün ama ben bir kuş olup kanatlanacağım biraz sonra Ellerimi değdiremezsem ellerine Bir kar tanesi gibi savrulacağım sağa sola Bileklikler diziyorum ellerine kimi siyah kimi kırmızı Soğuktur sen al montumu en iyisi Çünkü kimse bilmiyor Senin iyiliğinle benim mutluluğumun doğru orantılı olduğunu Ve kırık iskeleden bir vapur daha kalkıyor… |
Yüreğin kalemin daim olsun üstad
__________________________________Saygılar