Gözlüklü AtlarBir şehzade oluyorum en sığ mekteplerde Bir beni soyutlarla taşladılar mektepte Soyut, soyuttu işte her soyut kediler gibi Lakin medresenin soyut kedileri sana göre bana göre diye ikiledi İkiye böldüler beni, Dilim dilim kan kıyamet oldum her odada Sonra toplumumuzu sürükledik var olmamış bir keder Keder mavinin soyutuydu gözlerimde Bana kalırsa güzel sevgilim, sen çok soyut bir hazinesin Haysiyetsiz kedilere göre rasyonel Kuşlara göre öznel! Öyle ya, Seninle iki üç dakika bakışabilmek, Ne rasyonel bir eylem Bu durumda kuşlar ve ben, birer yalancıyız en pembemsi düşlerde Düşler de yok aslında, yok Çünkü düşler kalakalmaktı bir at üstünde Atlar da pek bir rasyonel, güzel sevgilim Gözleri varmış atların gözlükleri de Sen çerçevesi kış dolu, Yanakları minder kadın Şaşırıyorum bilirsin bir hırkanın Amerikan buzdolaplarına asılması gibi Pek de doğru bir eylem değil Ahlakın en meşru Karaköy’lerinde Karaköy kimsesiz ve Galata’sız Beni bağlıyorlar her gün Üsküdar’dan Sirkeci’ye Biliyorlar İstanbul benim yeryüzündeki tek kentim, tek sığınağım Eziyorlar beni bıçaklıyorlar bir at gibi Atlar gözlüklü görmez mütemadiyen geceleri Geceler çok soyut, güzel sevgilim Sanki bir kitabı okumuş gibiyim oysa kitap yoktu, yok Yeryüzünden de özür dilerim ağaçlar için Biliyorum aslında ağaçlar teknolojik birkaç alet olsaydı giderdi her yere peşi sıra soyut kedilerle Sırıksıklam olası kedilerle Ben hayret eden bir hayrat olarak kaldım Fatih’te Gözlerimden iki damla çay akıyor Lakin sadece iki damla Çünkü ikinin hatrı pek bir büyüktür tüm dört tarafı sen olan adalarda Eski çağdan bu yana hatta dinazorlar ve anka kuşları da dahil Ki o zamanın kedileri birer küçük boynuzsuz dinazorlar Oysa her dinazorun boynuzu yoktur ruhları kapalı mağaralarda Seni yazıyorum ben mağaralara seni çiziyorum en kadim yarınlara Gözlerim kapalı! Ben bir derebeyiyim tüm Floransa’da Medici’lerden bu yana tüm gözlüklü atlarımla hüküm sürüyorum Sen güzel sevgilim, Bil istiyorum ellerin kedimsidir, yanakların kuşumsu Bana bir damla daha sen bırak benim iki damlam var çünkü çay olarak Bir kere daha damlayamazsam ağlarım damlasız kurumuş tüm hayratlarda Beni akıtın Doğu Avrupa’dan Geldim buralara kim olduğumu bilmeden Eski çağdan kalma bir mağara adamıyım benim gözleri ve elleri bağlı dinazorlarım var Ve tabiki de Unicorn’larım Onlar siyah beyaz ve sen kadar mavi Soğuktur parmakların üşürsün Doğu Avrupa’nın en vahşi yerlerinde Öyleyse sarıl bana, sarılmak sana hep bedava tüm meydanlarda Sarılalım sevgilim tüm gözlüklü atlar hatırına… |