Kambur dünya
sapır sapır dökülüyor üzerindekiler
kambur dünya eğik dünya insandan ateşin külünle üfürüyor rüzgârların kendinden senin tanrı bir diyordun oysa nasıl savaşır aç gözlü tanrıların leşe çöker akbabalar ellerini uzatıp düzeltemzsin kamburunu hani canlıydın ellerin nerde? vurulanlar, ölenler, sürünenler neden azalmıyor bir türlü eşek yükün oysa bir ucundan diğer ucun görülüyor bütün ayıpların, pisliklerin açıkta istese dağ gibi yükler döküverir âhını yerin dibine geçer zârın! sen de yakınırsın, kimse anlamaz diye karnın doymaz açla, açıkla çoğalmazsın, azalırsın eklendikçe kambur kambur üstüne daha mı vurdumduymaz olur insanlar alışarak ölümlere artar zulmü zalimin tutsaklıklar artar durmadan sürsün diye devranını payitaht onlara çalışır makinalar kıyımlar çalışana ölüm halka! yoksa insan, insan olmadı mı daha? kamburu çıktı insanlığın da çöktü mü yoksa beyin tavanı nerelerde kaldı sahi gözyaşlarımızdan süzülen sevgi? neden insan öldürdüki kendini toprağa düşen tohum yeniden canlanırken o bulamaz can suyunu ah dünya! öyle düzelt ki belini toparlansın insanlar bırakıp beylik sözleri onarsın bu sarsıntı beyinleri yerleşsin arzda her şey yerli yerine bir düş gör sayki cümle yaşanmışlıklar düşsün elinden bir bir bu kâbustan uyandır! 17. 8. 2013 / Nazik Gülünay |