durdum yürüdüm öldümsusturulmak istendim ömür biçilmek istendi ömrüme kendilerinin değilken elleri kuşandım ellerimi satır indi de belime dönüp azrailime baktım dört dönüyordu çevremde insan kılıfları içinde polislerle hayli dost bayağı polis elleri durdum yürüdüm öldüm bir gün kaldı kırkıma hep diriydim omuzlarda taşıdılar künyemi çiçeklerle, mumlarla çerçevelediler dualarına girdim ben pişirirdim duanın ekmeğini dağıtırdım el el ülke büyüklüğünde bir sofraydım hiç oturmazdı bu erenler ayaktaydım adım değişti sürekli adımlarım değişmedi bir oldu durduğu yürüdüğü yön belli hiç eksilmedi önümden faşizmin boyalı, ilâçlı suları ölümümle keseriz sandılar özgürlük adımlarımı parkların bütün çiçekleri güldü hem de katıla katıla boyası akınca komikti palyoçalar kocaman ağızların silinirken sinsi gülücükleri devasa ayakları binerken üstüne çocuk ayakkabılarımın enine boyuna yırtıldı düzen hadi gelin çocuklar özgürlüğü kurtaralım yine parkçılık oynarız! 12. 7. 2013 / Nazik Gülünay |