Puslu Pusulam/1
Karşıma aldım içimi:
Anlat! dedim. Sıktı dişini. Koskaca cihana sığacak kadar hiç’inim. Yerle yekzân haldeyim can, naçar biçimim. Yalın ayakla, yalnız göğüs kafesimin hışmıyla yolundayım Seni ektiğim her mezrâ kurak, kuru kursağıma sağım solum bayır Bitmek üzere serüven, herşey son nefesinde düğümlü Ben mi? Ben bir sur’um. Dur.. Sakın.Üfleme... Hayır. Bittim. Tek arz-u halim yaşatabilmek ufkumda seni Fedaisiyim o daim kabilemin, nutkumla seril Kim o densiz? Tıka kulaklarını, duymasın; Cennetin ırmağında demlenirken tutkumda geril. Sen rıhtımında az mola, esselâm pusulam Ecem’in bûhranı ile eceli karşıladık korkmamalıyız pusudan İfâ’m kusursuz olmalı, huzursuzluğum huzursuz Duman ettim dimağı toparlayabilecek tek zaât; Hızır Han. Burun direklerime çalan naftalinim Anlatamıyorum bir safhâ benimsin, bir safha kirin. Parılda! Efruz ol, yak bir matem havası! Dalgalan gönül çemberinde kâlu belâ’dan aşık bir pir’in. Karşımdan defol içim! İçim dese de; hep ol.. Doldu sicil. Seni öldürdüm damlıyorsun gözlerimden Şanın ile dondu şair,doğdu şiir, boğdu hiciv. |