Suzânsın
Lâl kesildim lakin eşk damlıyor gözden
Şiir dost, mâh aşk, sitâreyse gözdem Bu denli hârmanlanmışken doğmamalı tan Gönül gaddâr, gönül biçare, günüm; özlem. Keskin bir mızrağın önünde diz çöktüm senin adına Şüphesiz parmak uçlarıma kadar vehm gerek kanıma Lakin kaybetmedi üryan dilim adını, ümitli Kellem düşer ise gül, gönül harab olur ise tanıma. Kursağıma kadar bâdelerinden içtim, sensin saki’m Bizden geçti, kül olduk, nida et! Sağ kim? Bu beyitler müjganlarına lütûftur bilesin Serkeş ederisem affola, bu vakit kalem sakin. Fuzuli’de aradım seni, Şeyh Edebâli’de Ta buradasın, hisset, çağrıma he de bari be Ne kadar zaruri isen o derece mahrurum Cismin Sahra da sağanak, eve valide. Doğmuşsun, nutkum tutuk, bir hayli suzânsın Tüm renklerimi kaybettim, cesedim ufkunda uzansın Gel, aralarım tüm kapıları hatta penceremi, bacamı Esselâm’ın ile cümle arş kibir uykusundan uyansın. |