Fezâ/Kar.
Kara kıştayım, titrek parmaklarla
Yerden göğe çıkacak ruh, gökten düşecek karlar var. Anlar mısın bir beyitte anlatsam seni? Bir ben bilir bendeki seni birde Rab’daki semi. Gocuk dahi yokken sırtımda gölgene koşarım Diz kapaklarımda sızı, kulaklarım da hoş anın. Adem diyarında yok ise aşk, feza da ne gezer Bulunmaz! Aşk gönüldedir göze süzülür, orda sezer. Her adımda daha çok sızlatıyor ayaklarımı kar Beyazda huzur var, mürekkepteki feyyaz hayli har. Asırlık çınarım, ayakta ölüyorum, hisset Gölgemde dinlen, rahiyandan başka istemem hisse. Kutsi cemalin ay olmuş geceme, baksana Bir amâ’ya neyin teklifi bu, rüya da bahşeder Hak sana. İki bacağım, on parmak, iki göz Sana koşar isem, parmaklarım şair olur, gözlerim köz. Kara kirpiklerin altındaki temaşa Utan, edeplen, gözüme bakmaman mı? Haşa. Belki sızarsın gönle, derimden içeri Haktan ecrinsin, dizlerimdeki biçemim. Ahşaplardaki çivimsin, gidersen düşerim Ne yerin kapanır, ne yaram, varlığın yücelik. Arşın rengi kan ise, kan ağla, ol çisem Sen doldurdum gönle, gözde varlığın, kis’em. Klavuz gerekse varlığa, gözlerindir Sil geçmişi, geçmişteki tüm öz saydıklarım, kir. Buyur gir sana sonsuz açık kapım Kalp zift karası, pencere dışı oluk oluk ak’ım. Hicran ne ki sonunda vuslat varsa? Gidişin soğuk, dizelerimdeki haz, sen kar san. |
Ne yerin kapanır, ne yaram, varlığın yücelik.
Arşın rengi kan ise, kan ağla, ol çisem
Sen doldurdum gönle, gözde varlığın, kis’em.
Klavuz gerekse varlığa, gözlerindir
Sil geçmişi, geçmişteki tüm öz saydıklarım, kir.
Buyur gir sana sonsuz açık kapım
Kalp zift karası, pencere dışı oluk oluk ak’ım.
Hicran ne ki sonunda vuslat varsa?
Gidişin soğuk, dizelerimdeki haz, sen kar san.
Kutladım yüreyini saygılarımla