Bir çocukbir çocuk kaldırır dünyayı ayağa seke seke yürür zincirli alanları vursa ayağını yere kocamanca adamlar, dönüp dönüp bakarlar toz duman içinde kalır kalıplara sığdırılmış o dar alanlar kahkahalarla güler kendi ekseninde dönmeyi tamamlayamayan tek adım üstünde bir iki üç sayanlar bir çizgisi kımıldamayan yüzlerin garip seğrimesine her vardıkları yere tökezleyip dönerler kimse adam adam oturmaz yerinde girer çıkar ceplerine kirli paralar komik gelir paranın girip çıktığı yerler ne’ki sanki cepte bir gün durmayan kâğıt parçası sigara yakarlar olmadık yerde ceketlerinin önünü iliklerler amir neyse memurlar ayağa kalkar hepinizin kapı bekçisi olacağım der çocuk kapınızı açacağım ulaşamadığınız yerlerde pisliklerinizi temizleyeceğim ellerinizin dokunduğu her yeri sileceğim tomar tomar kâğıtlarınızı taşıyacağım ve kilitleyeceğim depoya atlamaya çalışacaksınınz üstünüzden başka üstlerden sonra. hiç bitmeyecek bu atlama işleri yüksek atlayıcı olmanız gerekecek iyi koşucu hep birileri tutacak yularınızdan sırtınızı sıvazlayacak ağzınıza şeker verecek bir çocuk sınırlarını zorlar dünyanın bir o yana, bir bu yana hepimizin içine bir çocuk lâzım! 21. 5. 2013 / Nazik Gülünay |
kaleminize bereket içimizdeki çocuklar ölürse zaten dünya çekilmez katı gaddar olur
çocuk gibi kire neferete girmemiş gönüller anca selamete ulaşır ulaştırır