Okuduğunuz şiir 22.5.2013 tarihinde günün şiiri olarak seçilmiştir.
Ve Yokluktur
ve dalında tek cerrahtır aklım takvimlerimin gülen nazlı tarihlerini bir çırpıda kesip azaltan kalanın ağrısıyla çoğaltan
sır şehrinin surlarında dört tarafını duaya yaslamış miadı çoktan dolan kırık taşım yanım yörem sabır yosunu koparmak faydasız -ağlayınca yeşerir sızı yeniden- bendedir kökü
ezilmeye layık dilimin paspası isyan basıp çıkan apak sözlerimdir sana’ya ona’ya ulaşan ağır başıma toprak kalır borcumdur uslu öleyim diyorum
inimde fragmanını okuttuğumdur aşk -bu elmanın iki yarısı vedalaşmıştı ilkinden kavuşmanın uğramadan geçtiği nefes durağından biri şiirdi diğeri ağıt üçler oynatmaya devam ettiler- ne adımdır masal ne şanımdır kahraman usul usul süzülenim bir ezginin yanağında
ve şahittir ekip biçtiğim cümleler hiçbir sokağa tanıtmaz beni assam asılmayan tutsam bırakılmayanım
içimin suçlusu dört nala koşup kaçmazken hiç çıkamadım içerdeyim.
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Ve Yokluktur şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Ve Yokluktur şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
şiir dar dehlizlerde dört nalaa koşan tay gibi her harekette çarpıyor yüreğe her sözcükte kanatıyor derinliklerde bir yeri tebriklerimle günün şiirini ve şairini kutlarım
Ömrün ağaran gecelerinde usanmadan büyüttüğümüz, usanmadan büyüttüğü biz… Sıksan suyu toplasan zerresi yok.. Hâlbuki olmamalı, böylesi dillerde kanamamalı şâh’ın vefâsı...
Sıksan deryâ toplasan rüya.. Güllerden, gül’ün kendisinden. Salkım salkım meyvelerin beklediğini bildiğimiz o hayat ki hayatlar hayâtından bir kendimize fermân.
"ve dalında tek cerrahtır aklım takvimlerimin gülen nazlı tarihlerini bir çırpıda kesip azaltan kalanın ağrısıyla çoğaltan"
sır şehrinin surlarında dört tarafını duaya yaslamış miadı çoktan dolan kırık taşım yanım yörem sabır yosunu koparmak faydasız -ağlayınca yeşerir sızı yeniden- bendedir kökü"
Kalanın ağrısıyla.. An be an. Sıkılmış dişlerime kurşun sıkılsa geçmez, titremez dahi. Duâ’ya yaslanıp yine duâ ile dirilen.. Değil miyiz.. Sabır ve.. Ve inanmak ne güç. Sabır değil, bekleyen gün şafak bilmem kaç.. Bu sabır değil ki.. Sabır neye ki. Sabır ne idi ki. İsyan nedir bilmiyoruz ki. Bu hak değil ki. Hakkımız yok ki.. O’nun değil miyiz zâti, bizim olan ne ki.. Sevişi her insanın.. Hani kimi öperek kimi içi sızlasa da döverek, acıtarak belki..
Hiçbir şey değil de..
“-ağlayınca yeşerir sızı yeniden-“
Devâ olsa da neye yarar, kor olduysa köze ne gerek. Biliyorsun değil mi.. Sol tarafa mı göğsün sağ tarafında yoksa sîne miydi.. Nasıl bir sancı nasıl bir ağrı.. Acımadan ama bütün dünya sırtımda sanıyordum…
“herçi eşk’e ye teref eşk’ be Mowla ye teref..”
“bendedir kökü”
Ele..
Ya leyl!.
"ezilmeye layık dilimin paspası isyan basıp çıkan apak sözlerimdir sana’ya ona’ya ulaşan ağır başıma toprak kalır borcumdur uslu öleyim diyorum"
Uslu. Hiç bana göre değil, şahsen şatafatlı olsun please. Aklında olsun, zılgıtla gömün beni, vasiyetimdir..
"inimde fragmanını okuttuğumdur aşk -bu elmanın iki yarısı vedalaşmıştı ilkinden kavuşmanın uğramadan geçtiği nefes durağından biri şiirdi diğeri ağıt üçler oynatmaya devam ettiler- ne adımdır masal ne şanımdır kahraman usul usul süzülenim bir ezginin yanağında"
. “kavuşmanın uğramadan geçtiği nefes durağından”
Şiir boyuma sanki, ölçüleri alınmış yüreğim içinden bana biçilmiş sanki.. benim de değil mi, ikimizin. Aynı duâ’yı solumak, aynı duâ’dan medet umarak.. Aynı duraklarda yumarak gözlerimizi, aynı sus’ta ıslanarak..yanarak..
Yalnız yürüsem düşerim sanırdım bir zamanlar; bu yolda çift’lik yokmuş meğer, öğrenmek ne güzel dedim. Hani kol kola gidilmiyor, yanında bile olunmuyor.. Duyulmuyor, billâhi duyulmuyor.. Bir daha kimseye “acınızı anlıyor ve de paylaşıyorum” gibi bir kelâm ne ederim ne edilsin isterim.. İnsan hani: Uzaktan sevmiştik davulcuları biz, uzaktan.
“usul usul süzülenim bir ezginin yanağında”
Ezgiler gözlerin renginden mi. Hani al, ak gerdana al süzüm..
içimin suçlusu dört nala koşup kaçmazken hiç çıkamadım içerdeyim."
Şimdi metânetim sürçse sayfa kapanır, perde çekilir..oysa gitmek için gelmemiştim. Susmalar işte, bundandı!
Şiir hakikaten bildiğimiz ebrûlî kalemin kelâmı ve öyle hakiki öyle hayâti ki.. Yaşayana mı sanki. Değil, bunu Arabistan’da altın tahtlarda okusalar gözler kamaşır (renkli elbiseler giydirilirse harflere) , kirpikler dağılır derim.. Arapçasını yazabilirsek tabii.. Bu denli duru ve akıcı ve aklı kurcalayan sözcüklerin olmayışı, ayrıca ara ara hoş nükteler.. Dikkat dağınıkken okunmamalı diyorum ama dikkati toplar da diyorum.. Sabah fakat özellikle akşam vakitleri hani geceye değmeden ya da geceye iner iken, hasta kâlbe günde bir hece, can getire..
Seni bilmek. Seni tanımak… Nazar âhh nazar..
Âh Ebru Hanım, çalışmanızı kutluyorum. Şimdilerde böylesi lezzeti damakta uzun süre kalabilecek eserlere hasretiz hani ( bunlar genel olarak yemekler için söylense de mecaz var ya hani oradan düşünün lütfen..). Bu bağlamda çölde su nevî, hoş kıldınız yüreğimizi.. Böylesi kallâvi kalemlere ve de dirâyeti harflerden peçe hâlinde korunaklı kâbiliyetlere ihtiyacımız çoktur efendim. Bizleri eserlerinizden yoksun bırakmayınız..
Hûrmetle efendim…
(Yönetim kardeşlere desek de şuraya göz kırpma şeysinden katsalar, o zaman da şiirin ağırlığı kalmaz ama sen yine de göz’den seyreyle beni.. Dondurma karadutlu olacak..)
Şimdi Ebrû Hanım'cığım, biliyorsunuz ki size karşı hissettiğim duyguların karşısında tüm dünya lisanları kifâyetsiz ve de çâresiz kalıyorlar.. Gelin biz Havîn'de el sıkışalım, aramız bozulmasın.. T. Hanım deyince bir tuhaf durdu açıkçası, babaannemin ellerinden öperim de kulağımın ezanı daha başka olaydı demiyor değilim ara ara..
Hicaz makamına değinesim yok, yaşayan bilir gerisi ne teferruat ne izahat gerektirir. Bunu çok iyi biliyoruz, yine de benim içûn kâlbî dileğiniz ve de duânız içûn pek müteşekkirim. Hz. İlyas'tan beri sorarım ara ara ben de.. Yine de O en doğrusunu bilir ve en güzelini verecektir..
Kara duta söz söylemeyiniz please, az önce yemiş olmama rağmen sizin tabağınıza saldırmamak için zor tuttum kendimi. Fevkâlade idi ama dimi :)
Benim o şöhretlim.. O meşhur darbukatörün o muhteşem parçasını bulaydım sen görürdün nasıl oluyor..
Şaka espiri bir yana... Bu şiirin sonuna doğru hakikaten sükût eylemek içimden gelmedi ki parçalanırdım ama gerek yok. İçimizde parça parça dökülen zamanlarımız var mâdem.. Gülelim hâlimize..
Bu arada o hâlime tınne'de özel isim Halime var ya onun gibi yazmışsın :))). Genelde "haleme tınne" derler.. Ama buradaki "h" arabî mahreç ile.. Arap alfabesindeki "ha hı" var ya "hay hey" deyi okunur aslında okunmaz bunun Türkçe'si yoktur kısaca. Eğil yanıma kulağına fısıldayayım :))
Bu arada gecelerin en güzeli.. İyi ki yanımdasın ve iyi ki "imge batağını tartışıyoruz.." Evet abla, o adam imge batağına saplamıyor okurunu.. O evvela o imgeleri inine kadar yaşıyor ve bundan sebep yazdığı sırıtmıyor..
Hadi gece kısa daha şiir yazacağız. Konu henüz yok ama bırak!
"inimde fragmanını okuttuğumdur aşk -bu elmanın iki yarısı vedalaşmıştı ilkinden kavuşmanın uğramadan geçtiği nefes durağından biri şiirdi diğeri ağıt üçler oynatmaya devam ettiler- ne adımdır masal ne şanımdır kahraman usul usul süzülenim bir ezginin yanağında"
ah abla su kısım yok mu beni ruhumun fırtınalarına savurdu:-(
ablam benim ben yüksek musadenle çıkıyorum irtibatı koparmayalim inşallah çok zor günler yaşıyorum kardeşini dualarında an olur mu Allaha emanet ettim seni selam dua ile ...
aslında tam olarak şunu demek istedim insan bir çok sebepten dolayı yaşamak ister ama sadece kendine ölür uğruna yaşamayı göze aldığı kişi veya kişilerden uzak bir başına
kendine ölür derken yalnız başına içler acısı bir ölümü kast etmiştim:-) belki toparlayamadım ama eminim ne demek istediğimi anlamışsın can ablam:-)
içimin suçlusu dört nala koşup kaçmazken hiç çıkamadım içerdeyim.