Sokağa Çıkma YasağıŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Yeni yaşımın ilk şiiri
Bir yerde koyun sesleri, koyun kesiyorlar ve pislik kokusu
Az gidiyorum, çiçek bahçesi, en çok gül kokuyor İyiliği, kötülüğü kokularından ayırt edebilseydik keşke Burnumuz daha az kötü olurdu ve karınca yuvaları daha az istilaya uğrardı Susmayla halledilemeyecek kadar ağır yükleri taşırken sırtımız Her defasında aynı eğilimle düştü omuzlarımız Kapı ardına bir kol bıraktım Kesmek zorunda kaldım kolu Ben içerdeyken de, dışarıdayken de Zili çalan birisi bulunsun diye Altı-üstü gitmeydi Kapı aralığına bir sus sıkıştırdım gelince beraber susalım diye Zil sesini duymak için Yüksek sesle müzik dinlerken bile Sessizce ağlarken bile Sesli susarken bile I Kapıdan çıkınca bir kere hep soğuk, hep açık hava dışarısı Gidince bir kere hep yalnızlık, hep yolculuk Üstelik hangi yola gideceğini bilmeden Hangi çıkmaz sokakta duraklayacağını hesaplamadan Hangi zili çalacağına emin olmamak üstelik Üstüne üstlük aydınlıkta alışmışken gözlerin karanlığa Yalnız düşlere dalınmaz çünkü Yanlış yola çıkıp, yalnız hayaller kurmak gideceğin yolu bilmemek kadar yanlıştır Yalnız gidilmez sokaklara Sokaklar kötü kokuyorsa Ortalığa bir savaştan geri kalan kesik kollar fırlatılmışsa Yalnız çıkılmaz sokağa Sokak kedilerini evlat edinirken Kimsesizliğimiz üvey babalık yapar Onlara bırakacak bir avuç etimden başka bir şeyim yok Yasaklar ülkesi Herkesin o kadar çok yüzü var ki burada Bazen yedi başlı ejderhayla savaştığımı düşünüyorum Sabah kalkarken hangi rolü oynayacağını düşünen herkes Maskelerini karıştırıyor biraz II Ben yine de korkayım yasaklardan Ve gitmelerden Sonra kıvrılacak pis bir battaniye parçası bile bulamam Aç kalırım Açıkta olurum Yanlış yollara saparım sonra adres soracak kimseyi bulamam Gece olur, karanlık çöker gözlerim karanlığa alışmışken sonra Unutmuşken tüm kirli kokuları Sabah sızar gözlerime en sinsi düşman gibi Sayamadığım kadar sokak var bu şehirde Sonra tüm kaldırımların hesabını sorarlar benden Gökyüzü üzerimdeyken Ben ellerimi kaldıramam, bildiğim tüm sayı işaretlerini unuturum Biriktirdiğim tüm susmaları oracıkta bozdururum Adım dilsize çıkar sonra Sabah olur sokağa çıkma yasağı başlar Gece tüm düşler serbest bırakılır Sahi düşleri hapsedecek bir hapishane var mı burada Düşlerime sahip olamazsam eğer Adım suçluya çıkar sonra Tüm dünyaya kızıp gideceğim Akarsuları yatağından edeceğim Yağmurları uyandırıp, güneşin kabuğunu soyacağım biraz Herkes az esmer olsun Az da sussun diye Yanalım diye Sen de biraz yan diye Yanarken öğren diye Susmayı, acılarını saklamayı Ve yasakları Sokakları III İyiliği koklayıp kötülüğü çöpe atalım Öğrenelim biraz konuşmayı Doğa üzerine Eğer öğrenirsek konuşmayı İyiliği de öğreniriz eminim Susmayı öğrenirsek biraz Ne kadar boş konuştuğumuzu da biliriz Hesaplayabiliriz eğer düşünürsek biraz Kötü kokan yolları Çıkmaz sokakların aslında çıktığını Deniz kenarına dizilen balonları vurmamayı öğrenirsek Silahlar da bizi unutabilir O demir yığını Soğuk, ağır metal parçası Unutabilir bizi Bir taş kadar Ardımızda bıraktığımız kapı kadar Yalnız olursak kendimizden de ayrılırız Bütünleşmek yerine azalırız Yanlışlıkla değil, dosdoğru yalnız kalırız IV İçimizdeki çocuklara karınca yuvalarını dağıtmamayı öğretirsek İyi bir çocuk olabiliriz Görünüşe aldanmayın Herkesin içinde suç işleyen bir çocuk vardır Ya hapistedir Ya da yalnızdır Ya da sokağa yalnız çıkmaktan korkan bir çocuk Ne kadar büyüsek de Hiçbir yere ait olamamak Korkutur büyükleri de Bakmayın titreyen ellerime Ben bu şiiri yazarken korkmadım Sadece yaştan Gözlerden Uzaklıktan Sokaklardan korktum biraz Biraz yasaklardan Biraz da konuşamamaktan Susmaktan biraz da Korksam da cesurdum ama Büyük olsam da küçüktüm Karıncaları ezmeyecek kadar Susmaktan korktum evet Bu şiiri onun için yazdım Yedi Mayıs İki Bin On Üç 24 00 Nevin Akbulut |