istanbul'un kör yanı
köpüklü rüzgarlara direnen
mısır koçanıyım şafağın bereketinde bir goncanın yitik çiy damlası yüreğim yaşama dair ne varsa dizlerimde göğü oymaya çalışan inatçı ağaçlardanım hiç orkide tutmayışım hoyratlığımdan acemi bir vadide geçti ömrüm keçiyollarımın sarmaşıklar gibi olması ondan "birbirine bağlayıp bulutları " sallar yapıp usulca koysam da düş kıyıma hiç çözemedim örgülerini denizin biliyorum bir gün uzaklara bırakılacak ellerim her bir parmağımdaki amber notalarını ölümü yüze sıvayan toprağa çalarak devinimsizim yapraklar benden meşgul gandhi gibi söz orucunda değilim içim geveze tayfaların cenneti bir çölü geçen karıncaya bir de yandaşım cibran’a öykünürüm toz kaçar kalbime tuza karılır canım istanbul’un kör yanına bakıp "ruhumu yumruklarım" gönül gençyılmaz |
Entelektüel arkaplanı da yoklamak ve faydalanmak gerek.
Bu gönül dilerim hep genç kalsın ve yılmasın hiç.
Saygı ve selamlarımla...