AN/KARA İŞTEAN/KARA İŞTE... Yine ben geldim kapına ey sevgili dışarıda rüzgarla yağmur dans ediyor arala pencereni bir/azıcık bak ucundan arala en azından perdeleri Ilık akşamın melteminde dalgalansın saçların sokak lambasında gezinen ben bir de kediler... varsın kalsın saçlarından salınan kokular ama en çok da ellerinden kalan sıcaklığın şimdi eski bir zamandan yağmurlar var ankara’da dışarıda gece pusu kurmuş kapalı kapıların barikat onurum düşman bana ha desem kurşunlayacak en sevdiğim şiir defterlerimi ahraz yanlarımı alıp koşsam kumsala ya da dokunsam uçurum kenarı oturan martıların kanadına uçurtma yapabilir miyim denize karşı içimizdeki maviyi ya da dağlara çizsem şimdi adını okuyabilir misin kapalı mor perdenin gersinden kim bilir içimizdeki nar çiçekleri açar bir gün baharın gamze çukurlarında üç beş gülüşmemiz filizlenir belki avuçlarımızda hatıraların ilk tılsımı badem çiçeklerinden gelen küçük buseler tomurcuk açar Ve gözlerimizde taze bir güneşin sıcaklığı soğur eski şairlerin kendi seslerinden dinleriz belki sevdiğimiz şiirleri... karın ardından yağmur salındı buluttan dışarıda bir akşamdı içeride üşüyordum öyle bir vakitti en sevdiğimiz ağaçların beyaz çiçeklerinde bir kar ankara’da elimizle beslediğimiz güvercinler mülteci oluyordu yüreğimizde saman alevi küller belki de bu yüzdendi denizi özlememiz ya da aynı anda aynı şiirleri dinlemeye aşık oluşumuz şimdi daha iyi anladım ki aslında biz iki dize tek kelimeliktik hayat akarken harflerimizin arasındaki asırlık yalnızlıktan.... |
baharın gamze çukurlarında üç beş gülüşmemiz
filizlenir belki avuçlarımızda hatıraların ilk tılsımı
badem çiçeklerinden gelen küçük buseler tomurcuk açar
Ve gözlerimizde taze bir güneşin sıcaklığı soğur
eski şairlerin kendi seslerinden dinleriz belki sevdiğimiz şiirleri...
Güzeldi yürekten dökülenler.....
Severek okudum haz aldım,
Yüreğin kalemin daim olsun,
Saygılar...........