ahmet'in tanıklığındagöğsüme dolan boşluğunu öldürdüm ellerim kana bulandı Ahmet bir yarayı kazımak tırnaklarınla defalarca yıkasan da ellerinde kokusunu duymak öğürdükçe safra çıkarmak olmadık mekanlarda nasıl kirletiyor vicdanı bilemezsin ben de bilmiyordum Ahmet gözlerimdeki bakışın anlamsızlığını dilimdeki sözcüklerin sabrının tutarsızlığını idrak edemediğim konuşmalara kayıtsızlığımı yormadım hiçbirşeye merdiven çıkarkenki yorgunluğumu sigaraya bağladım açlıktan ölüyorkenki iştahsızlığımı yorgunluğuma kendime yarattığım hücrede volta atışlarımı bıkkınlığıma gürültüden yola atılmış ekmek parçasını kaldırıp kenara koymayışımı kuşlara yumak ki dolanıp, düğümlenmiş heryerinden çözmedim Ahmet çözemedim sonra birşey oldu Ahmet yaram çiçeğe durdu baharı fırsat bilip tomurcuklandım kedere neresine dokunsam tenimin o kesif koku neresinden tutsam sözcüklerin kırılgan ben hiç kırılmam Ahmet öyle bellemiş herkes benim hamurum granit vururlar tekmelerler iterler kalırım ben öyle yerimde durağan gel derlerse giderim kal derlerse kalırım öylece mesafe benim dışımdakilerin ayarlayacağı birşeydir anladım Ahmet öldürmek sakin insanların işi ben sakindim sessizdim ellerim beni dinlemediler ama hala öğürüyorum yaptığım işten tiksinip fazla yaklaşma Ahmet sadece kulakların tanık olsun bu suça bilirsin balık hafızalıdır insanlar belki unutursun zamanla kitabını yazarız masumiyetin |
unuturlar canım
üstüne basar geçerler sonra da çiğneyip attıklarının
neyse,sen de unut
unutmak en eski ama en iyi ilaçtır.
...İçi sıkılmış şiirinin. Lütfen bir daha izin verme!...