sesindeki yağmurSesin düşer geceye ansızın Her şey sesinin peşine düşer Sesin, uğultuların içinde bi nehir coşkunluğu gibidir Bulutların ardından yükselen güneş Sesin, bi yağmur toyluğu Bi ıslık dudağımda ki hep genç Oysa; Bıçak gibi saplanan ne varsa acısı göğsümde Göğsüm tıka basa ağrı Bunları kendime acındırmak için söylemiyorum Hayır Bunları kendime söylüyorum; umursamıyor Kendim hep kendindedir ve anımsar Kendim, bir gün markete diye çıkıp kaybolmaz hiç Elinden tutup kapıma getirmez kimse Yol aklındadır, en kaybolmuş hissettiğinde bile Şimdi bunu iyi bi şey sanıyorsun belki İçip içip sarhoş olamamak gibi bir laneti Oysa insan arada kaybetmeli kendini Ağrılarını, sancılarını, ağırlıklarını keza Yağmur yağıyor şimdi Yine aklımdan geçiyorsun Baharın tazeliğini getirmişsin - hoş gelmişsin- Kuşların cıvıltısını Çiçeklerin rengini, kokusunu... Aklımdan geçiyorsun - acele etme, ağırdan al- Dünya duruyor bir süreliğine Başım dönüyor Dilim de dönüyorken hala, sayıklıyorum: “Ne güzel geliyorsun elin kolun dolu” |