BERDUŞ BİR KUŞ
Biz göğüs göğüse vuruşup
uzaktan sevişenleriz. Düşlerimizi de öpüşlerimizi de saklarız herkesin gördüğü yere. Canımız kanasa da kırılsa da sevdamızın kını acımızı bir kelimeyle dindirir aşkımızla sargılarız. Bir kapı kapanınca bin kapı açarız odamıza meyledenlere. Kime ne! Bu can, damarımıza çakılan çiviler umut dolu kiler bizim değil mi! Tut elimden Hazel, sana geliyorum oynaşacağız seninle; kır çiçeğiyle kar çiçeği buluşmalı iklimler değişmedi mi! Ve sana gelirken yol azığım sevgi yüreğim tıka basa sen; geçerken demir köprüden tren, gözlerine benziyor -diye- ırmak atlamak geçerse aklımdan... Issız bir sahilde seni beklerken bir deniz kızı el sallarsa gülerek, sen sanıp kendimi salarsam suya, yani bir orkinos olursam... Ya da hiç gelemezsem berduş bir kuş olarak kalırsam buralarda, kuru bir dalda seni düşlerken vurulursam... Beni unutma. Bunu unutma. Birgün denizin kenarında yağmurun altında yürürken; ak saçlı yaşlı kadının sırtındaki bebek iç çekerek ağlarsa peşinden, bil ki o benim; senin için yeniden doğdum. Kucakla beni Hazel, sana geldim. ö.nazmi |