Irak Düz Çizgilerin Artığıyla
yağ tenekelerinden bozma saksılarda
süs biberleriyle ırgalanırken mütevazi tebessümler akşam nasıl da tatlı çökerdi iyimserliklere hiç girilmeyen ömürlük dostluklara saklı odalara sarılan meraklarla geçerdi bazı tatil zamanları bulutlara öykünen böyle bir zenginlikte bozulmamış misafirlik kokularıyla çizdim siluetini özlemlerime... son sesleri kayboldu bilinmezliklerin uzak gölgeler kıpırdamıyor anlık umutlarıma kirli sarı ışıklarıyla şehir kendine mahkum bense asma damlı bir çocukluğun dışında bir de sadece senden uzağım ince pazen renkleriyle gelen hayat gri bulutlarına teslim bu bölünmüşlüğün sahiplendiğim yağmura hazır bu akşam da gözlerimden akan kalabalığa bıkmadan usanmadan soruyorum adını... kavuşmaklarla yaşanmıyor ki hiçbir aşk ırak düz çizgilerin artığıyla ağlanıyorken başkalarına... ve avuçlarımla ovuştururken yüzümün kekre sıkıntısını gidişlerin ertesi bıraktığın yapraklarını tutuyorum sanki öyküsüzlüğümüzün... sabırla hemencecikli kalbime susacağı anı bekliyorum caddelerimin sesimi sözümü suçluyorum beni anlayacaksın diye beklemek yerine rüyalar not ediyorum şiirlerime çünkü aşk kavuşmakla değil anlaşılmakla yaşanır ve sırf beni anla diye adsız bırakmadım hiçbir gözkırpışımı... kağan işçen... |