Hor
simli sabah yolculuklarında uyandım
tam da hep titrek bir yaprağa dokunurken düşlerim gözlerini kaçırışına ayıldım bir ağacı sevişimden dallarına doluşan nisanın kuzgunluk haytalığını sevişimden... seviş gibisin sessiz her ayrıntıyı sessiz... kirpiklerini kırpışının her anına ayrı dünyalar yarattım doludizginliğime yakışan güzelliğinle örterken üzerini yakışıksız sızılarını ömrümün hasretinde çıldırmış atlılar gibi sevdalıyım uzaklara aradığım imkansızlığından da öte bir parça yokluğundan... buzlu bir okyanus ayaklanır susuşumda ayrılırken bakışlarımın kını saç uçlarına baktığım anın son öyküsünden gün tomurcuğu devşirdiğim biyografisinden güneş salkımının... ve alabildiğine sıkıcıdır sokak çocuklar yaşamaya yorgun ağaçlara dargın gözlerini bana kapatışından ayrılırken yalnızlığım... can hıraş anların kurtarılmış birikimidir gün ve gün kırılganlıklarıyla çöker akşam kişilikliyse akşam gidişin hüznümle mimli en çok tebessümünü tanıdım oysa... kapıyı açtığın andaki halleriyle aklımdadır ellerin... düşssel ilkyazımın eskimez körpeliğidir o hayat orda sürekli kendini doğurur umudun en güzel makamlı inadıdır bitişidir bitişlerin o... o toptan güzelliğindir yokuşlarımı sürdüğün hor gördüğün bu boşlukta... kağan işçen... |