Sitemkârneden seni bekleyeyim ki hâlâ yollarını yanında götürdün sokak satıcıları bıçak bileyleyicileri insan yiyenler ile baş başa bıraktın öyle bir savuruyorlarki beni rüzgârlarında tir tir titriyor bacaklarım her ani telefonda kekeliyorum ve gizliden gözetliyorlar tilki bakışlarını seziyorum karşılıksız kalıyor merhabam sesimi yutuyor buzlu sokaklar bir cambazca yürüyorum sakın konuşma hapse atarlar diyorlar yoksa ziyaretine geliriz bak şimdi ağzımı mı mühürleyeceğim senin yüzünden böyle olmazdı bilirim birleşseydi seslerimiz sende de iş yoktu biliyorum bok yoluna gidecektin neden doğruyu söylersin kuzum ne derlerse desinler karaya biraz kendini düşün suyun bile suyu çıktı pislik sardı her tarafı insanlık bozuldu desek günah kendi cehennemlerinde yakarlar odunlarını başkaları hazırlar odun odunla çatılır yine de şöyle kocaman ateşler yakmalıyız, yirmi bir martta olabilir bak doğa uyanmışken uyanırız biz de sevgiye kol veririz halay çekeriz kimbilir yükselen dumanlar gibi dumanımız göğe ağar hep barikatlar kurulur önümüze polisler, jandarmalar, robokoplar aşmasını biliriz değil mi? önümüzden kaçırılan yolları ellerimi sıkı tut korkmuyorum tek başıma kalsam da yürürüm ışıkları açmaya 12. 3. 2013 / Nazik Gülünay |
az bile dercesine
sağlıcakla