hayatın kadrajından geçerkenŞiirin hikayesini görmek için tıklayın yaşamaya geç ölüme erken en güzel pozunu ver. Anladım ki; Zamanın efendisi olmuş varlığın. Sesini duymazsa gönül; talan Tapınak kapılarını yumruklayan ellerim yorgun Bir bir eskiyor dilimde dualar Ne zaman güze döndü yaz -Daha çiçektik dalları basan- Ne zaman örüldü üstüme bu taştan duvarlar! Kabir ziyaretlerinden kaçtığım yıllar intikam peşinde Hergün mezarını suluyorum ümitlerin Yeşil örtülere sarınıp düşüyor önüme bir güvercin Daha kanatları kırılmadan Hazırlıksız yakalanacağımız yağmur bulutları Rüzgarın ardına saklanıp kümeleniyor Gözlerime çektiğim mili kaldıracaksın diye Ödüm kopuyor. Ve kahkahalarla ağlıyorum telefonda Sesini esirgemediğin zamanlar Cümleler kırılıyor dudaklarımda Keskin kenarlarından yakalayıp tutuyorum. Cam yiyen adamların olağanüstü bir tarafı yok-muş Olağanüstü tek şey yaşam. |
dağları gölgelendirip gözümüzün önüne enfes tablolar çiziyorlardı
bir yandan şırıl şırıl su sesleri ve yeni doğmuş kuzu sesleri.
İnsan böyle olunca, en güzel pozunu çekiyor hayatın
göğü alıp başına bakıyorsun gâh aşağılara, gâh doruklara
ölüme erken, yaşamaya hiç de geç değil deyip nefesini olabildiğine açıyorsun
(buralarda olsan seni de takar koluma götürürdüm, şiirine sinen bu ağırlığı hafifletmek için.
Ah yaşamak, nimet, kıymetini bilmek gerek.
Şiir olarak bakınca elbette ki çok güzel canım. Hiç falso vermeden okumak istediklerimdensin
ama ben en güzel pozumu verdim dün, dedim ya göğü aldım sırtıma, aşağılara seyir eyledim, vay be yaşamak için milyonlarca neden var, mutlu olmak için de dedim...
hadi gülümse canım.... :) böyle, çok kolay ki.
NebihaMuradî tarafından 2/25/2013 3:49:39 PM zamanında düzenlenmiştir.