GÖKYÜZÜNDE GÖÇ SENFONİSİ
ne yazarsa yazsın mevsimler.
gökyüzünde veda gibi uçup gözden kaybolan kuşlara, el sallayıp geri çağıran bir çocuk, vardır mutlaka... * * * yazgısı cinayet kurşunlar doğmuştur, gizli kovuklarda göbekler bağlanır karanlığa, kan grubu dersen en kirlisinden. içimizden hepimize aynı ses olur, bütün sesler bir anda çığlıklar ağıt acısından acılı, yırtılır gökyüzü orta yerinden, yeryüzü toz-duman, paramparçadır. /göçmen kuşlar için, bütün baharlar sonbahardır sonbaharda yağan her yağmur, göçmen kuşların gözyaşıdır/ ..., bilir misin, kaç vurulmuş kanattan, kaç tüy kalır geride kokusu barut sesi konvoysuz cenaze, sahipsiz kurşun lekeli. oysa yarınlar bize derdi ki, umut emanettir besleyene ya şimdi hangi kör kuyu derinliğinde, boğulur umut çiçekleri, solar yeşili tanıyamadan fidanlar. /nedendir sahi, hiç türkü dinlemez göçmen kuşlar ezgilerde ve saz tellerinde, kanatlarını çırparken telli turnalar/ ..., de ki yaşam, kundağa sarılı bir koca ülkedir, ağır sancılı kuruyunca nehrinin kaynağı, son damla ilk denizden önce biter. sıra kanamalı med-cezire gelir, maestro alınca eline sopayı lakin bir çocuk çığlığı bozar ıssızlığı, konser düşer, perde iner, kuş uçar, bütün kanatlar havalanır. /göçmen kuşlar için, bütün baharlar sonbahardır sonbaharda yağan her yağmur, göçmen kuşların gözyaşıdır/ * * * uçan kuşlara el sallayıp geri çağıran.., o çocuğa... Cevat Çeştepe |