ŞEHİRLERDEN GİDİŞ...
ŞEHİRLERDEN GİDİŞ...
Kusar gece sensizliğin hasretini Katran karasına çalar yollar Her adım kahreder uzun eski gölgelerimizi İrin akıtır sokaklar…ve suskunluklar… Konuşur derinden derine çökerken akşam.. -İşte o zaman hani sen aklıma düşerdin ya- Sabahlar haramdır ahşap kalmış yalnızlığın odasında Sürmeliydi tüm pencereler kararırken hava Az sonra sen geçecektin belki de çekildiğim evin önünden Ya da ben hiç olmayacaktım geçtiğin yerin hanesinde -Birazdan ilk kar düşecek gözlerimin önündeki kirpiklerime- Demek ki üşümeler de olacakmış ayrılığın güncesindeki tende Düşümdeki karıncalar dünden yükleyip gitmişti hasreti Ağırdı geçişleri gözümün önünde yazdan kalama hatıralar Her dem koyu bir özlem akıtırken bulut hep matemliydi -Kış üşümelerinde soğurdu hep dışarıdaki kardan adam- Üşüdükçe seni düşünürken terlemenin çelişkisi Alıp götürürdü beni bilinmez mevsimlere Elde kalan eski takvim küsken gözlerime Nisan baharları düşerdi beni ısıtmaya o eskiler gibi… -Bu sabah giderken düşledim seni bir sonbahar sonunda- Tellere sıralanmıştı serçeler Boynunu dünden bükmüş salkım söğüt Yaprağını dökmüş dik kavaklar Tarla ortasında sahipsiz gezerken birkaç köpek Ve göğe ellerini yeşille açmıştı buğdayların yeşili… -Aklım fikrimle cenk içindeki bir mevsim savaşında- Az sonra kış düşecek donacak toprak Belki birkaç serçede donup dökülecek yerdeki yaprağın yanına Bilirim ki hiç bahar hiç gelmeyecek eski aşkların üzerine Oysa dolsaydı gelincik çiçeklerim yürek bahçemde…. -Giderken tüm göçmen kuşlar bu şehirden- Tek istediğimdi senden giderken son kez sana sarılmak… Pusu kursa da bana bu ayrılık Ne çıkardı ben bu kentten, sen bu sokaktan geçsen Kırık kapılı bir dünyada Bir evren, bir gün dönerken, tüm ülkelerden…. Haberin olmayacak buradan gittiğimden.. Onun için iyi bak kendine… |