Karşındaki Boşluğu Anla
yalnızlığın en köşesindeydim
aklımın ucunda devamlı gideceğin ortasında olduğum tek şey düşünmekti... herşeyden önce sesime dokun istedim sana ılık mavi olarak kalacağım da elinle koymuş gibi bul hep denizi sonu gelmesin hiç uyanmanın... sensiz bir sonsuza hapsolmamalıyım ayaklarımdan dünyaya prangalı hiçbir mutluluğa bağlanmadım gülüşündü pazar sabahı kahvem odamda son nefesimle başbaşayken sadece bunlar gelecek aklıma... çok görmeyin n’olur kendime ayırdığım kaldırımları belki bir yaprak düşer kaldırırım belki bir karıncaya gölge olur adım bense sadece yürümüş olurum... kalırsa şiirin izi kalsın benden sonra benden çok sözcüğün yüzü eskimez ne de olsa hatta içimde taş biriktireyim incelsin hüznün buruk gönenci karşındaki boşluğu anla artık... hiçbir kışı tarihsiz yaşamadım yazıysa tarihli ama bütün mevsimlere benden kalan bir anı olsun diye ayrılığa benzetmedim hiçbirini... canım eskiden beri nedensiz sıkılır sokaksız düşünemem hiçbir şeyi uyurken bile sokağa yakın olmak isterim evim sokaktan girmek için değil sokağa çıkmak içindir inanmam sokaksız yanıta sokaksız sevemem anladım ki yoksun da daha önemlisi bir kapın da yok sokakta arkadaşlarım gitmeyi bekliyorlar bense geri ne zaman geleceklerini... kağan işçen... |
Dördüncü bölümden itibaren bambaşkalaşmış diyebilirim.
Çok güzeldi.