Bir Kırpımlıkyüreğini tanı bence bari sıkılmadığın temmuzlara haksızlığını kalıdırabilsin yaprakların rüzgara saat tutuşu düşlerinden öte konuşsun uykuların insan uyurken bile bir şeyler anlatır gözlerin nasıl dalıyorsa işin kolayına hep imkansızlığın nabzını da ölçmelisin en azından ara sıra en azından düşünmeden terk ettiğin şehirler kadar beklemeyi öğrenememektir en büyük eksikliği kendini insanlığıyla var edenin ve büyük harflerle çarpmalı yüreğin bir serçenin ekmek telaşına beklemektir zamanın kanı geldiğinse zaman mı bırakır sanırsın bana uyarak ezmediğin yapraklarla bilsen ne ölümler onarırsın ve kederin yollarla yüzleşir belki ayrılıktır tek başına muradına eren bırak böyle de olsa ayrılık yalnızlaşsın seninle bunu da paylaşırım isterse mesafelerin yüreğimdeki uzun soğuk ve karanlık namlusu patlasın... kirpiklerin badem gözlerini kaplıyorsa eğer hayata bakışında bana da bir kırpımlık yer bırak şakaklarımda ıslanan bulutlara teslimim bilesin güneş ruhumdaki kör pencereye öyle yenik ki anlatsam belki ilk defacık benim için ağlarsın ki alnım bir daha hiç yalnızlığın sahte öpücüğüne aldanmasın... beklemekle bir çığlık ürperir ya uzak kayalıklarında şah damarımızın işte o kırlangıçların ilk akşam dansıdır evren sahneli bilirsin sonsuzlukla sınanan sevdam sığmaz hiçbir sınıra taşar gözlerimden ulaşır çocuk efkarlı parmaklarının yokluğuna... kağan işçen... |