Sahipsiz Randevuuzağın sızısını süsler ihtiyar sonbahar içimde yürüyen gölgemin aklında sıtmalı gözbebeklerin terler ve yiten ağustosun içine kapanmışlığı olur son sorgusu zamanın apayrı bir türküyle akar tebessümün göğümde... suskunluğun güvercinleri kanatlanmadan gitmeyi öğrenmeliyim ola ki bir yağmur taksim geçer sırılsıklam ayrılığımıza bir ümit uykularımı bandığım acı suda hayalin konuğu olur korkularımın... ilk soğuklarla dertleşirken sensizliğe üşümek püsküllü düşüncelerimi saklıyorum senden özlemin kanırtırken içi oyuk acımı anlaşılan daha da saçlarınsız günlere hazırlanıyorum... hiçbir hecesi yoksul kalmasın diye ölümün adını son ayırdım son nefesime şimdi fırsatçısıyım tüm sessizliklerin içimden geçirmek için kirpiklerini kırpışını sahipsiz rüzgarın ilk nefesinde... kağan işçen... |