PENCEREDEKİ ÇOCUKLAR
/gerçi siz daha çok küçüksünüz ama
benim adım aşk’ tır diyor gökyüzünde çalan melodi dinleyin beni, anlamasanız da/ ... -sakın ola bu bir hayal, olmaz böyle şey demeyin... biliyor musun bu gece rüyanın en güzel yerinde, birdenbire yüzlerce kuyruklu piyano kanatlarını çırpacak, gökyüzünde bir telaşla alıp üstüne yakışıklı heyecanını, üşümemek için hayranlık ve şaşkınlıkla, alnın cama dayalı seyredeceksin. -sadece yağmur, dondurma ve uçurtmalar bahanedir... ben o sıra ırmak boylarından, sana doğru çağlıyor olacağım rüzgar gibi yağmur yağacak, yağmurdan beter ıslanacağım ipleri bileğimdeki uçurtmalar ve iki külah dondurma elimde ve o çocuksu heyecanımla, aman geç kalmadan yetişeyim diye. -mevsim çiçekleri açılacak zamanı nasıl bilirlerse... geldiğimi hissedince ardına kadar açılır kapı, daha çalmadan iliklerine kadar sen de öyle, gözünü gökyüzünden ayırmadan bir rapsodi gibi çağırırsın yanına, göstermek için gördüklerini ama göremezsin piyanolarda ve gökyüzünde, benim parmak izlerimi. -şimdi hiç bahanesiz bir aşk mevsimidir, işte öyle... rüyanın içinde rüya olup gelirim yanına, bir kolum belindedir başın omzuma düşer, gözler gökyüzünde, kulağımız sestedir bu melodi, dağ başında alev almasıdır iki kuru dal parçasının belki bir rüyanın ortasında anlattığı da işte budur piyano tuşlarının. ... /dinliyoruz aşk ’ı kendimizden geçerek ve içimizde alev alan bir şeyler, çekiliyoruz pencereden sancı-sancı büyüyerek/ Cevat Çeştepe |
yüzlerce kuyruklu piyano kanatlarını çırpacak, gökyüzünde
bir telaşla alıp üstüne yakışıklı heyecanını, üşümemek için
hayranlık ve şaşkınlıkla,
alnın cama dayalı seyredeceksin.
O piyano kanatlarını benim de görmüşlüğüm var...Gökyüzünde benim de parmak izlerim...Dayamıştım ben de alnımı cama,seyretmek için alev alev aşkı....Teşekkürler aşkı tarifinize...Saygı/sevgi yüreğinize...