Seni Beklemeler Ötesinde
dışarıda çocuk sesleri tükenmeden gel
kurul balkonuma bir demet çiçek gibi en sevdiğim işçi türküleriyle ünleyeyim güzelliğini aydınlık hülyalı toprak kokulu saçlarının... sonum sensizse sesimde adın olmayacaksa bir an yalnız benim için noktasız gül akşamdan başka noksansız beklediğim yoksa seni beklemeler ötesinde yorumladığımı bil anla her kışa hazırlıksız yakalandığımı seni düşlemenin ağustos böceğiyim... hiçbir uykusuzluğa sığmıyor sana adadığım ömrümün telaşı kaçamak bir öpücük kadar uzun olsaydık en azından ölmek bir ömür boyu sürmezdi bu kadar bu kadar uzun sürmezdi öyküsüz bir ayrılmak en azından seslerin kesilmesiyle girdabı büyümezdi acının bana bir isim de sen koy o zaman en azından anlamı eksik kalmasın yalnızlığımın ... konuşmak farklı sözcüklerle sayıklamaktır gidişini yürümek farklı menzillere doğru izini sürmektir kapının bir kavşağın hiçbiri benim olmayan bütün yönlerisin sen bense engelleri olmayan bir yalnızlığın körebesiyim şarkısını kendisine bile söyleyemeyen son kır çocuğu ve sensizliğin uçurumlarında ipi koptu uçurtmamın tel tel saçlarını uzat umuduma... dili sürçtü tanrının ve adı ayrılık oldu sevdamın bebekler ağlarken gözyaşlarını silmeyi unuttu anneleri ki böylesine soğuk iklimlere kaldı saf mı safça gülmeye buluşmak kurumuş yapraklarla kandırıyorum intiharını ilkyazsız gözlerimin yüreğinin göğünü aç bana ikiye bölünsün sonsuzluk bir gözü daha açılsın zamanın ayrılığın da gönlü olsun sonunda ölsem de gam yemem demeyi öğreneyim ben de... kağan işçen... |