Yakışıksız Öp Beni!
Ritmini bozduğum bir hayatın altında kalmış depremzede gibi anlatıyorum bunları size.
kusura bakmayın, size layık değildi sevgim. *** Gözyaşlarımı tut, Yaklaş, seni unuttuğum şarkılardan öp beni, haydi! Başkasıyla olduğunu duyuyorum şimdi, ve lullaby’i duyuyorum, boğazımın ortasında tuhaf bir iltihap patlıyor, diz kapakçığım bana sırtını döndü, uzaklaşamıyorum... Haydi, çok fazla dağılmadık mı bu gece, dağıtalım bitsin, karıştıralım ortalığı, her yer her yerde desinler, ne bu hal diye sorsunlar, hiç biri sorun değil, istediğim dağılan bütün duyguları beraber toplamamız... bir cam parçasıyla kestim şimdi onunla aranızda ne kadar bağ varsa, intiharın girişinde seni bekliyorum, intihar girişiminde de olabilirim aynı zamanda, elini çabuk tut.. gel, intiharın kıyısında denize paralel öp beni, haydi! Bir adam beyin ölümü gerçekleştiğinde bile seni düşünebilir, insanlar mucize diyebilir buna, nasıl olur diye sorarlar belki, sen çıkarsın açıklama yapmaya, dilini birlikte izlediğimiz bir film ısırır, konuşamazsın, anlatamazsın, hatta anlayamazsın, işte böyle, anlayamadığın ve anlatamadığım kadar çok seviyorum seni.. tuhaf bir kelime yakala bedenimde, uzan, oradan öp beni, haydi! Giderin var derlerdi hep, sustururdum herkesi, içten içe ağlardım, derdim ki kendime, gideri var, ki gider zaten... Gittin, yüzlerce şey yazıldı arkandan, binlerce kelime yan yana geldi, sözcükler tüketildi arkandan, insanlar gidişini anlatmaya çalıştı, ama hiç biri bunun kadar açıklayıcı olmadı; "Gittin" hepsi bu.. Uzaklaştığın yolları anımsa, dön, kilometrelerce öp beni! Seni kaybettim, tıpkı bir kız çocuğunun oyuncağını kaybetmesi gibi ağladım, değmez diye söylenenler oldu, değmedi dedim haklısınız, eli, yüzü, teni... Değmediğin ne kadar yaram varsa, dokun, tuz basar gibi öp beni! Kim bilir diyorum, belki diyorum, bir gün diyorum, susuyorum sonra.. Dudaklarım kanıyor, boğazlarım şişiyor, gözlerim kızarıyor.. Katlanıp çöpe atılmış duygularımı görüyorum, kimi yırtık, kimi eski, Kaldırıp öpüp alnıma koyuyorum üç kere... Ben aylardır, yıllardır ve hiç yorulmadan sana koşuyorum. Çok yaklaştım.. Şimdi sen, sadece bir adım, haydi... Seni tekrar istiyorum, çünkü kurtarılmayı bekleyen bir kız çocuğusun onun ellerinde, yakışmıyorsunuz, yakışmıyor sana, hiç hoş değil.. Sana yakışmayan kim varsa, hepsini bırak, yakışıksız öp beni! Kusura bakmayın, size layık değil sevgim, eski bir müzikal gibi o, klasiklerden.. bütün enstürmanları kırılmış, müzisyenlerin terk ettiği, sahnesi tozlu, alkışlayan ellerin koptuğu, orkestra şefinin intihar ettiği, hiç duyulmayacak klasiklerden o... Beraber izlediğimiz denize dokundukça parmaklarım acıyor, Dinlediğimiz şarkılarda kulaklarım gıcırdıyor, Bazı yollarda ayaklarım yerden kesiliyor, ben senden sonra erkekçe ağlıyorum.. Kurduğumuz düşlerden atlıyorum aşağı doğru, ve adının geçtiği cümleleri öpüyorum.. Sen gittikten sonra anladım, ne bu sevgi sana layıktır, ne de bu ülke laiktir... Ki, biz o kadar çok sevdik ki, size layık değildi bu sevgi. Size layık olamayacak kadar çok... Onur Budak |