Ey acı
"Anlatmadığım her hikaye, avucunda tuttuğu çivileri boğazıma doğrultuyor, iki elim yakanda der gibi bana..."
Ve şimdi, iki elim kanda bile olsa gideceğim insanlar, iki elini yakama doğrultmuş, birleştirmeye çalışıyor... boğazım sıkılıyor, sıkılmasa diyeceğim ki; bir elini indir, yerine benim elimi koy, boğazımı sıkmasına bile razıyım, yeter ki birleşsin ellerimiz... önce dokunur gibi uzat mesela elini, ben dudaklarıma dokunduğunu sanarken, sen çığlıklarım duyulmasın diye ağzımı kapatıyor ol, inan hiç sorun değil, çünkü o kadar mutsuzum ki, şimdi alt üst etsen, yine aynı mutsuzluğa doğrulurum... Ve ben, yine de, evet, sana, hep, çok, kelimelerim yarım. ama her şeye rağmen, karnımda bir yumru beliriyor seni görünce, sonrası acı.. o eski saatlerden çıkan kuşun bir kanadı kırılıyor.. işte busun sen, uçamaz diye, kuşun kanadını kıransın... peki ya ben neyim, kuş mu, saat mi? inan ne bir kuş kadar nefes alabiliyorum, ne de saat kadar zamanım var.. belki de saat düşmesin diye, çivinin çakıldığı duvarım ben.. Sen yine de acı bana ve bir avuç dolusu umut ver, çünkü ellerin ellerime değmesi, bu ülkeye demokrasinin gelmesi gibi, çünkü dudaklarının dudaklarıma değmesi, bu ülkede terörün bitmesi gibi... Herkesin mutsuz olduğu bir ülkeye diktatör olmak isteyebilirsin, ama buna rağmen dinle, bak dilim iltihaplı, bileklerim kangren.. boynum çürümüş, saçlarım topraklı.. ben, tamamlanmış bir yapboz parçasıyken her şeyi yarım bırakıp sana geldim, oyunlardan kaçtım, bir dizim yara, bir dizim mor, saklanmaya geldim. biliyorum beni elinde paslı bir makasla karşılayıp aramızdaki bağları kesmeye hazırsın şimdi, ama buna rağmen düşün, acı bana, gidecek yerim yok... Ağlayarak acı bana dediğinde bir erkek, ve gidecek yerim yok dediğinde, kaybettiğini sanıyorsan erkekliğini, inan bana yanılıyorsun.. "avuçlarından avuçlarıma terler boşalınca kaybettim ben erkekliğimi" Yine de, buna rağmen, dur, dinle, dön, sev kelimelerim yarım, acı bana... Utanarak anlattığım her hikaye, dilinde biriktirdiği zehri akıtıyor, unut demen gibi bana... ve şimdi, akıttığın tüm zehri emip tükürerek tekrar ediyorum, ne kadar acı varsa yaşadığın, onlara sesleniyorum, ey acı, ona değil, bana... Onur Budak |