Gökten Gelen
"Başkasının kollarında,
bir başkasına sensiz yapamıyorum diyenlere..." tenimde bıraktığın izleri düşünüyorum... düşündükçe tırnaklarım çekiliyor kalın bir cımbızla ve birer damla alkol bırakılıyor çıplak parmaklarıma ah, ne acı! ne acı, bütün yaralarımı açan da sensin, temizleyen de... adını sayıklamam bu yüzden bu yüzden ettiğim küfürler, bağışla... sen ki, benden ellerini ...esirgeyensin... sen ki, ellerini bir başkasına ...bağışlayansın... ey, aşk! adınla başlıyorum, duy beni... kulakları sağır eden bir sesle geliyorsun bu kez aklıma üstelik denizden de değil, gökten geliyorsun. zaten sen hep gökten gelmelisin, çünkü ben gökten inen kitaplara inandığım gibi, sana da inanıyorum... inanıyorum, sensiz yapamıyorum diye sürçen diline inanıyorum, sensiz yapamıyorum diyen paslı dudaklarına inanıyorum, sensiz yapamıyorum derken çıkardığın hıçkırıklara inanıyorum, sensiz yapamıyorum diyerek haykıran hırıltılı sesine inanıyorum, gökten gelen, inanıyorum... umut diye bir ışığı yitirdiği için, ayağına çelme takılmış bir yıldızın ucuna, çengelli iğneyle iliştirilmiş bir insan gibi yaklaşıyorsun bana... bir yerlerde izliyor insanlar kayışını, dilek tutarak, ne diledin diye sorarak birbirlerine, söylersem gerçekleşmez diye cevap vererek, aslında bilerek, birbirlerini dilediklerini, bir yerlerde izliyorlar kayışını... işte bu yüzden, gökten gelen... işte bu yüzden, bu insanlardan olmayışım bir kadın, bir erkek yerine, kayan yıldızı dilediğim için. bu son değil, dahası da var... mırıldandığım şarkıların, ve sesimin yetmediği nakaratlarda aldığım gizli nefeslerin... nefesler... içime çektiğim nefesimsin, bir gün öleceğim, sırf senin yerine başka nefesler alıp vermemek için... şimdi, ışığı söndürülüp ayağı kaydırılan bir yıldızı aydınlatmak için, mumlar yakıyorum etrafa... ve yanıp akan ıslak, sıcak damlaları avuç içlerime döküyorum sonra senin avuçlarını yapıştırıyorum üzerine... ah, ne acı! ne acı, bir mumla yapışacak kadar çürük bağlarımız... şimdi de, kayan bir yıldızı dileyip, dileğimi kimseye söylemediğim için seni kazandığım geliyor aklıma... ve işte bu yüzden, gökten gelen, inanırsak olan şeyler vardır ya, Allah gibi, Peygamberler gibi, işte ben de kayan bir yıldıza takılıp geldiğine inanacağım... takılıp geldiğin yıldızın ben olduğumu, ışığımı söndürüp, ayağımı kaydıranın sen olduğunu, ve beni iterken sonsuz uçurumdan, peşimden yanlışlıkla düştüğünü, ve bir kayan yıldız yerine, eski, güzel hayatımı dilediğimi, kimseye anlatmayacağım... inanıyorum, gökten gelen... inanıyorum, sensiz yapamıyorum diyen ağzına. inanıyorum, ağzının ortasına, ağzının kenarına... haklısın, sensiz yapamıyorum diyerek geldin, ama bu cümleyi bir başkasına söyledikten sonra... hadi, boş ver şimdi aramızdaki bağları, sök gitsin. zaten şimdi dikmeye çalışsak aramızdaki sevgiyi, o renk bir ip bulamayız artık... Onur Budak |
hüzün...
ve yaralı bir yürek...
kutluyorum şiiri...
saygılar yüreğinize...