Hiç mi seni neşeli öpemeyecek miyim? Sonunda martılar gibi olacak ya kaderimiz Kirli boğaz sularından, ’şişt’ diyen balıkçılar arasında Yumurtası karnında balıklar avlayacağız Gözyaşlarımızla ıslanmış dudaklarımız tuzu emerken
Serin yaylan da, süt kokan mısırları ayıklarken tozlu ellerimle Gökyüzünde kaç yıldız olduğunu merak ettiğime dair kitaplar Sigara paketleri, boş soda şişeleri saklarken koltuk altında Korkacak mıyım o dünya, bu dünya, şu dünya tuhaflıkların da Daha kaç tugay hayali, siyah poşetlere istifleyeceğiz?
Sonra, sonra bir de bulutları, maviyi, yeşili alıp da kaçarsa diye Hani o şeytana benzer hasret denen ayrılık tellalı Irgatı olduğumuz sürahinin içindeki su dökülür de yere Pek de alışık olmadığımızı zannettiğimiz acıları Yalnızlık teranesinde, kendimiz mi çekip, kendimiz mi oynayacağız?
Ya gökyüzü? Diyelim ki gece olunca yine Yönümü bulamayıp, düşünce şehrin tenha bir köşesinde Tutunabilecek miyim sensizliğin o hırçın nehrinde?
Bir de üstüne gökyüzümüzü, Çalarlarsa, O zaman ölecek miyiz gerçekten de, Susarak ve hâlâ deliler gibi severken birbirimizi?
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.